Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

10 Nisan 2009 Cuma

Alercili yazı

Ne güzeldir dimi bahar, her taraf çiçeklenir, yeşillenir kuşlar cıvıl cıvıl. Ama bunları cam ardından izlemek zorunda oalnlar da var.Tüm bahar alejililer birleşin, bahar gelmeden yaz olsun. Kıpkırmızı kulaklarımız, benekli suratlarımız , tıkalı burunlarımız , uykusuz gecelerimiz için birleşinnn

Vaziyetim aynen yukarıda anlattığım gibidir sayın okuyucu. Yine bahar geldi. İlaçlarımı alıyorum tabi ama artık onlar da alıştılar bünyeye ama durmak yok yola devam:)). Camdan izlemedim bu güzelliği ilaçlarımı yutup yutup gezdim, akşam eve gelince coşuyo meret newdense. Bi hatur hutur halleri, bi kızamık çıkartma durumları hehehehe işte böle. Bu durum İstanbulu kısadan yeşillendirelim diye , en kısa sürede büyüyen boyu bir kaç yılda üç metreye varan Kanada kavaklarını her boşluğa diken mümtaz belediyemizin biz İstanbullulara hediyesidir. Bi sürü bronşitli, astımlı ve de bencileyin gibi alrjili hastaları daha vahim durumlara düşürdüler. İstanbul'da yaşayanlar hatırlar bundan bir iki yıl önce İstanbul baharda aynen kar yağıyormuş gibi olurdu, bu Kanada kavaklarının polenleri kar gibi yağardı üstümüze, açık pencerelerden bile dalarlardı eve, hangi deliğe girsen orada bulurlardı insanı. Sonra uzmanlar feryat etti de yanlıştan dönüldü bir bir kesildiler.

Salı günü malesefki malesef evdekileri ve sizleri dinlemeyip okey oynamaya gittim. Arkadaşımım kocası evden aldı eve bıraktı. Oyunu sorarsanız ben hastalıktan kafayı toplayamadığımdan kaput gittim hehehe. Neyse akşam oldu yedik içtik yatağa girdim derken ben bi öksürük böhür böhür köhür köhür. Heee dedim bu hastalığın dıçına alerjim ekleniyor, çünküm ben bunu tanıyorum. Kalk fısfıslan ilaç milaç iç sabah oldu yine bişe yok iyiyim yav turp gibiyim. Kocamın yeğeninin eşi aradı bu gün boş günüm ille de gel. Uzun zamandır görüşemediğimiz bi sürü arkadaş geliyo dedi. . Bu kez kesin öldürürler beni dedim ama gittim mi gittim. Naziş de Pesah tatilindeydi zaten ana kız tuttuk Ataşehirin yolunu. Ay iyikide gitmişim, uzun zamandır görüşemediğim ama görüşünce araya hiç yıllar girmemiş gibi olduğum insanlarla yeniden bir araya geldik. Kakarakikiri , yedik içtik, dönüşte hatta Naziş le biraz mağaza gezisi bile yaptık akşam sekiz gibi falan geldik eve. Uy uy yatınca ben yine aynı. Ünlü fıkrada olduğu gibi du bakali nolcek. Bilmeyenler için fıkra burada , sizin için araştırıp nette buldum biraz değiştirlmiş ama aşağı yukarı özü bu