Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

29 Ocak 2010 Cuma

Ne çok yağmur yağdı bu gün, sanırsın hiç yağmamış. Ama güzel yağdı Allahı var. Biz de Naziş2le takıldık. Gamsegamse dün akşamdan tüydü. Tuğçe'ye gitti. Bir gün bu Tuğçe geldi bize, gülmekten ölüyor- inanmazsınız bir martı gördüm , uçuyordu ağzında kızarmış patates vardı, hem de ketçapl, dediı. -İstanbul martılarının ondan totosu büyük işte dedim, hepsi kaz kadar oldular. Bazen karşı binanın çatısına konuyorlar hep birlikte sanırsınız kaz sürüsü ya da besili bir tavuk sürüsü. İncecik zarif martılar nerde. Vapurdan atılan simitleri , ekmekleri yiye yiye, sahil kenarındaki büfelerin çöp kutularındaki, artık hamburger, sosisli, kızarmış patatesleri yiye yiye azmanlaştılar. Richard Bach , bu İstanbullu martıları görse MARTI yı yazarmıydı acaba:)))
Pes bana yani pesler bana hatta, sen yağmur yağdı de haydiii gel Richard Bach'a , Martıya..

Bu günün elde tutulan tek yanı şu anda mutfakda arzı endam eyleyen kocaman bir çikolatalı pasta. Naziş'in isteği üzerine yapıldı. En sevdiği pastamdır. Hamurunun tek değişik yanı normal kakolu kek yaparken ununu bir bardak eksik koyun, onun yerine de pirinç unu. Fırından çıkınca da üstüne bir bardak soğuk süt gezdirin. Kek pişirken , pişirdiğiniz çikolatalı sosu da üstüne dökün tamaaaam oldu işte. Bir çığır açıcam, bu tarif verme usulümle :)))

Akşam bir dizim var onu izledikten sonra Islak Güneşi bitireceğim. Islak Güneş de ; konun geçtiği bir mahalleye benzer bir yerde büyümüş olabilirsiniz, o mahalledekilere benzeyen bir komşunuz dahi olmuş olabilir hiç değilse bir sokak çeşmesinden su içmeyen yoktur. Bu kitabı ben öyle okudum, eğdim başımı , dayadım elimi, Keçiköy'deki sokak çeşmesinin ağzına kana kana su içtim. Deli Yadigar'ın oğlunun kafasını tuğla ile yardım:)) Kendi duygularınızı da katabileceğiniz öyle bir kitap işte... Leylak Dalıcım teşekkür ederim, sayende bu kitabı kaçırmadım...

Nazlı ağzıma bir şeker verdi şu an kaktüslüymüş:))) Daha neler yapacaklarını merak ediyorum:)). Ağzımdaki tat hoşuma gittimi derseniz valla fena da değil , en azından kaktüslü:)))

Eh, ne demişti Ahmet Haşim usta Akşam ...akşam yine akşam...
Giitim o yüzden ben, iyi bir cuma akşamı olsun...

Not: biz dün Cancanla çook keyifli bir gün geçirdik çoook ...Çok kalabalık bir kahvaltı grubuda ağırladık, Ankaradan dayım geldi, ev de bir bahar havası durumları...