Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

18 Haziran 2009 Perşembe

gece gece , günün raporu

Bu gün biliyorsunuz Büyükçekmece dolaylarındaydım. Güzel bir gün seçmişiz. Hava rüzgarlıydı, ılıktı.Sabah bi güzel kahvaltı yaptık, öyle çıktık yola. Gerçi Büyükçekmeceye vardığımızda ben açlıktan ölüyorum sandım. Midemde bir garip ezilme anlayın gerisini. Kahvaltı ettik ama kocam evden çıkmak bilmediki, yok balkonda sigara keyfi yok kahve keyfi derken saat onbiri geçiyordu evden çıkarken.E ,oraya vardığımızda da trafik mrafik saat iki olmuştu.

Neyse Kocamın işinin olduğu binaya girdik önce. Daha öncede gittiğimiz için tanıyorum aradaki zevatı. Yanlarında sıkıldım bir süre sonra ben dışarı çıkayım biraz dedim. Bina içinde gezinmeye başladım. Asansörlerin önünden geçiyordum ,birileri seslendi, bayan bayan yukarı çıkacakmısınız diye,-yoooo dedim. Bir kaç kişi vardı içinde , yedi kişilermiş , sekiz kişi olmazlarsa , asansör çalışmıyormuş. Bana dedilerki, şimdi siz asansöre binin , algılasın sekiz kşi olduğumuzu sonra inersiniz. Bakın kapı kapanır mapanır, yukarı çıkmak zorunda kalırım , beni ararlar dedim.Yok yok dediler, heheh neyse bindim asansöre, biri diafona - sekiz kişi olduk, sekiz kişi olduk diye bağırdı. Bu olay tamı tamamına aynen böyle gelişiyor. Neyse asansör tam algıladı kapı kapanırken ben dışarı atladım, gittiler. Sonra kocam işini bitirdi geldi, anlattım. Tövbe tövbe , hiç yalnız bırakmaya gelmiyosun dedi.

İşimizi bitince Büyükçekmece Öğretmenevinde yemek yedik. Bina, biraz hışırcan ama manzarası deniz ve aqua park. Hem yemek yedik hem de aqua parkın dj yi tam karşımıza geliyordu , tempo tuta tuta , benim macerama güle güle yemeğimiz yedik.


Eve dönerken Gamsegamse aradı, eve geldiğini akşam için hazırladığım köftelerden yediğini, bu sebeple akşam yemeğinde köfte yemeyeceğini beyan etti. Biz de dümeni balık pazarına kırdık. Karadenizden gelme çok güzel mezgit vardı, aldık.Çok güzelde temizlediler ama ben yeniden bir güzel yıkadım tabi. Babamın usulunde yaptım. Bu sadece mezgite yakışan bir pişirme şekli, o yüzden başka balıklar için tavsiye etmem. Yıkanan , tuzlanan balıkları, önce bir güzel unladım, sonrada çırpılmış yumurtaya batırıp kızarttım. Yanına da bol limonlu roka ve domates salatası vardı. Tv de Aşk-ı Memnu seyrede seyrede yedik. İlk versiyonunu yani bunun Müjde Ar'lısnı izleyen biri olarak, bu versiyonunu da beğendiğimi söyleyebilirim. Ailenin balık düşmanı Nazlı masaya bile gelmeden odasında köfte mönü yaptı kendine.

Şimdi kitabıma dönmeliyim. Kiralık Adam'a başladım. Ebrunun isteğine uyarak.