
Bak yalnız sevmediğim
bir huyun var,bu yıllarda…O da ,bi yerim ağrıyo desem onu hemen bilgisayara
bağlaman. Ayol gözümde arpacık çıktı,onu bile bilgisayara bağlayıp, gözümü
bantlamaya kalktın. Kıskanıyo musun ne bilgisayarımı?))…Hem öyle diyosun, hem
de yemeğe gittiğimiz de- fotoğrafını
çekecek misin? Başlayayım mı? Diye soruyorsun. Nasıl da sabırla bekliyorsun,
ben tabakları evire çevire resmini çekerken…
Bu yazı vesilesiyle sana bazı tavsiyelerde bulunacağım, bu
evde artık herkes büyüdü, herkes işlerini kendi halledebilir. Hani sen bir
Stockholm Sendromu peşinde olup, bizi kendine bağımlı yapma peşindeysen bilemem…
Kızların, sen kalkma sabahları babam gibi yapamıyorsun tostları demesi, suyun
kapağının açılmak için senin beklenmesi, eğer sen evde yoksan kapıların emniyet
kilitlerinin takılmadan yatılması başka
neyle izah edilebilir.Şimdi bunu yazarken aklıma tansiyonum 15' e çıkmıştı. Hastaneye gitmiştik. Sen beni öyle bir sorguya çektin ki; neye sıkıldın, bana söylemediğin bir sıkıntın var diye 15 olan tansiyonum 17'ye çıkmıştı... 12 Eylül işkencecilerinden beterdin. Evet bazen gıcık olmayı da başarabiliyorsun, söyleyeyim sana...
Benim tek istediğim,
benden önce eve geldiğinde kapıyı açıp, ben yukarı çıkana kadar bekleyip bana
gülümseyerek bakıyorsun ya hala ilk günkü gibi, işte öyle bakmayı bırakma hiç….
Bu seneki yazı kısa olsun, gözümde kocaman bir arpacık var
malum bilgisayara bakmaktanJ)
Bu arpacık senin işine yaradı valla, hayatta bir yere çıkmam bugün,bu gözle...
İyi ki o gün okuldan kaçmışım iyi ki o gün senin okulunda
boykot varmış…İyi ki ama iyi ki evlenmişiz yeşil parkalı mavi gözlü çocuk.
imza: senin melek karın:))