Hadi şimdi bakalım yazmadığım günlerde neler olmuş.
''Ayvalık'dan ZUZ geldi, evde bir bayram havası'' modundayız. Geldiği akşamın ertesi sabahı kahvaltıdan sonra evden çıktık,Üsküdar'a indik. Ayaklarımızı Kız Kulesine karşı; çay simit eşliğinde kitaplarımızı okuduk. Eve gelirken de hamsi alıp, akşama hamsinin tavası ,soğanın cücüğü partisi yaptık.

Gece herkes yattıktan sonra da 5 dalda Oscar adayı ''Her'' filmini izledik. Önceleri ne bu la, ne kadar yavaş falan derken film ilginçleşti. Vay anasını sayın seyirciler gelecekte insanlığı böyle birşey bekliyor olmasın...İnternetin insanların hayatına gün geçtikçe nasıl el koyduğunu, birebir ilişkilerden nasıl koparttığı bundan daha iyi anlatılamazdı herhalde...
Dün Zuz karşıya geçti ben de görümcelerimle okey oynadım. Üç görümcem bir de ben, bahçelerde börülce oynar gelin görümce hesabı çiftetelli oynamasak da bi güzel okey oynadık. Yalnız ben biraz kabalık ettim, Halide Abla'nın yaptığı bu güzelim pırasa dolmaların lüp lüp yutup üstüne de okeyleri çat çat çakıp,çift çift yazdırdım sayıları:)


Her şey böyle keyifli keyifli giderken dün geceyi dizim yüzünden korkunç ağrılar içinde geçirince konuya yine Ataletim canım benim el koydu... Ama bu sefer sıkı el koydu valla . Pazartesi gününden itibaren fizik tedavinin yolları taştan dizim çıkardı beni baştan türküsü çığıra çığıra fizik tedaviye başlıyorum.
İşte böle böle