Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

25 Kasım 2011 Cuma

filmli kitaplı kuzenli yazı

Dün Kuzen Yüksel ve Eşi Hürmet ile birlikteydik. Ordu-İstanbul-Bursa üçgeninde bize de bir günlerini ayırdılar.Yirmi küsur kuzeniz toplamda... Herkes birbiriyle ayrı ayrı kanka... Kız erkek ayrımı yok... Mesela bu Yüksel'le öyle komik anılarımız vardır ki,yaz tatillerinde Ordu^ya gidince bunlarda kaldığım zaman, akşam eniştem telefon açar- eve ne lazım der mesela...bu -Lale'nin canı muzlu pasta istiyor ama Buket pastenesinden der. Ya da sabah benim canım pide istermiş kahvaltıya bak bak... Eniştem herkese saat kaç da kalkacağını sorar pide de o sırayla gelirdi eve... Pideci o işe nasıl razı olurdu bilmem. Biz kocayla henüz nişanlıyken, hadi sizi Boztepe'ye götüreyim , orada yemek yeriz dedi. Meğer tesis inşaat halindeymiş daha...İşcilerin mutfağında menemen ve çay yaptırmıştı, oyle bir menemen yemedim daha...Dün erken saatlerden akşama kadar biz de şen şakrak oturduk ama hain Zuz geldi, ay hem akşam yemeğini bizde yedi hem de hadi karnımız doydu nasılsa, bize gidelim deyip, onları aldı gitti:) umarım güzel bir kahvaltı hazırlamıştır , sabaha...

Akşam Fatmagül gecesiydi...Geçen hafta kaldığı yerden başlayıp, bir sahne sonra bir hafta önce yazıp, bir hafta önce olanların anlatılması neydi , hangi akla hizmetti bilemedim. En güzel sahne Ebenine ile Mukaddes'in kucaklaşmalarına ve buna kendilerinin bile şaşması sahnesiydi.Ha bir de Kerim ve Fatmagül'ün yürüyüş yaptıkları yer Beylerbeyi Aynalı Kahve'nin sokağıydı. Hep söz ederim ya burada...

Bir İtalyan Masalı'nı okuyordum ama bir günlük ara verip Hamdi Koç'un 2006'da yayımlanan Kalpten Parçalar adlı kitabının 2011 baskısını okudum.Kitap , baştan sona bir Hamdi Koç kitabı...Beşinci kitabıymış.İlişkiler üzerine güzel yazıyor neme lazım ve de erkeği de kadını da güzel analiz ediyor. Kitap insanı hemen ele geçiriyor ve ir ilişkiye baştan sona tanık oluyorsunuz. Talat,ismini bile sıradan bulan sıradan bir adam o yüzden çekingen hep, Meltem çok güzel ve tam bir kadın ...Talat'ın bu duruşunu cool olmasına bağlıyor ve onunla olmak için olmadık manevra yapıyor.
Bir alıntı size

Meltem'e bir aşığa değide, iyi kalpli bir insana duyulan türden bir sevgiyle baktı. Onun için bütün kalbiyle üzüldü, bir ara.Sonra onun için sevindi, yanında kendisi olduğu için.Hata yapacaksa benimle yapsın dedi hüzünlü bir avuntu içinde, ben ona herkesten daha az veririm.


Son bir bilgi daha, Hamdi Koç aynı zamanda hemşehrimdir. Ordu'ludur yani:)





Bir de filmim var . Bu sabah izledim. Sinyorina Enrica ile İtalyan olmak. Son zamanlarda izlediğim en keyifli ama en keyifli filmdi diyebilirim. Nasıl naif bir hikaye... Müzikler son derece güzel. Bizim ilk gençlik çağlarımızın Cladue Cardinale'sini İsmail Hacıoğlu ile birlikte izlemek de ayrı bir keyifti.

Aslında size sözünü etmek istediğim bir film daha var. Adı Jack'in Kayık Gezintisi... Temposu düşük ama çok güzel bir film. Sakin sakin izleyin... İnsan aşkı neyi nereye kadar yapabilir onu görün. Jack astronot falan olmaya kalkmadı ama aşkını haziranda sandalla gezdirebilmek için kış aylarında yüzme öğrendi. Çünkü yüzme bilmeyene sandal kiralanmıyor ve sevdiği kadın ; hayatımda kimse benim için yemek pişirmedi, annem bile dediği için, bir şeften yemek dersi aldı.

Aaa yazı bitmiş benim haberim yok