Mehmet Günyeli'nin ''Başka Diyarların Kadınları'' sergisine gittim. Oldum olası,kadını konu alan serilere daha bi ilgi duyarım. Zerrin Tekindor'un o zeytin rengi koca gözlü kadınlarına, Nuri İyem'in gözlerini aça aça bakan Anadolu kadınlarına bayılırım .Mehmet Günyeli'nin fotoğraflarındaki kadınlar da çok renkli olur. Hepsinin önünde tek tek dakikalarca durdum.
Sergiden gelince kendime hemen bir çay demledim ve oturdum bir film izledim. ''Kusursuzlar'' geçtiğimiz ''Altın Portakal Film Festivali''nde en iyi film dahil bir çok ödülleri silmiş süpürmüş.Bağımsız Türk Sinemasına örnek...Birbirleri için ya da birbirlerine rağmen yaşayan iki kızkardeşin bir Ege kasabasında geçen gergin hikayesi...Gergin dedimse harbi gergin bir hikaye... O gerginlik başarılı bir biçimde seyirciye geçiyor ve sizi de ip gibi geriyor. Ne çok gergin dedim ay... Evlerden ırak:)

Ha bu arada görümcemgili de ağırladım.Gerçi dizim bahanesine sığınıp onların ki gibi dolmalı molmalı bi ağırlama olmadı. Şipşak kısır, dondurucudaki közlenmiş patlıcanları bızııtla, yağla, sarımsakla , sirkele,limonla, bi kaşık da tahinle ... Yine dondurucuda ki pizzayı fırına at, katmerleri ısıt,yanına bir kaç çeşitte reçel çıkart. Onları kadehlere koy ki şık dursun. Çayı sağlam demle... Okeyleri hazır et, tarzında oldu. Akşam okey oynamaktan kollarım ağrımıştı yalnız. Bir de kötüydü şansım ki anlatılmaz yaşanır diyeyim,anlayın.
Bu kadar