Bugünkü programım sinemaya gitmekti, hatta ilk seansa gidip rahat rahaat ''Roma'ya Sevgilerle'' yi izlemekti ama sonra madem bugün ''Dünya Yürüyüş Günü''ymüş, yürüyelim arkadaşlar dedim ve Kuzguncuk yolunu tuttuk...Anam hiç mi? kimse çalışmıyo bu memlekette, herkesler mi? yan gel Osman bi dönüm bostan modunda...Hafta içi olmasına rağmen çok kalabalıktı Çınar Altı Kahvesi...Neyse bize göre bir yer kalmıştı.Çayımızı söyledik, kitaplarımızı açtık. Ben dalmış gitmiş 50 sayfa kadar okumutum ki baktım kocam kıvranıyo, hadi sahilden Koru^ya yürüyelim, biraz da orada oturalım dedi. Bu kuşceyizin resmini o yürüyüş esnasında çektim, kendine de Paşa Limanı guşu dedim...
Koru'ya gelince de yine aynı manzara, deniz gören tüm masalar kapılmış. Vallah gurur duydum hemcinslerimle, hepsi tek tek oturmuş, çaylarını, kahvelerini almış yayılmış kitap okuyorlardı yalnız bir tanesi kağıtlarını yaymış, derin hesaplar içindeydi. Neyse, biz çaylarımızı, yiyeceklerimizi alırken bir boğaz manzaralı yer boşaldı ve hemencik kaptım, baktım ki bir kadın daha hamle yapmış ama yedirmedim masayı:)
(Koru'da çay içmenin en dezavantajlı kısmı bu karton bardaklar yoksa şu cevizli ve havuçlu kek, ve içinden çikolata akan kurabiye enfes...Ben bunların ucundan ucundan yedim tabi, ama hafta da iki gün olan simit hakkımın da yarısını yedim)
Sonrası koru içinden yokuş yukarı çıkıp eve vasıl olmak. Koca tabi koru çıkışı klübüne yollandı, ben de biraz market alışverişi yapıp eve geldim.
Akşam yemeği için makarna pişirdim. Kıymalı ve bol domatesli...İki dişte sarımsak attım sosuna...Bir de köy usulü tarhana çorbası, Asis usulü kabak kızarma daha ne olsun yav...