Bu sabah yağmur var İstanbul'da...Kim ne derse desin seviyorum bu serin serin esen rüzgarı, ıslak kaldırımları....
Sabah erken kalktım, biraz tv izledim... Oylum Talu'nun konuğu Master Chef'in Batuhan Şefiydi... Adamın annesi İtalyan...uzun yıllara zaten İtalya'da yaşamış. Oylum Talu ona bi güzel Floransa'yı anlattı... Ne yapsın Batuhancık dinledi... Her horoz kendi çöplüğünde öter atasözünü hatırladı zaar...Arada çok doğru bir bilgi diye onayladı...Sonra yeniden uyudum...Çok hüzünlü bir rüya gördüm, baş kişi Annemdi... yazmayayım ki unutayım....
Naziş akşam Zuz'^da kaldı... O yüzden kahvaltımızı üç kişi yaptık. Üniversite arkadaşlarıyla programı olan Gamse'nin programı ertelendi , oh bu gün oturur karneleri yazarım dedi...Beş dakika sonra hem gündüze hem geceye ayrı iki program yaptı... Teklifler dışarıdan geldi ama O da hiç ıııh demedi yani...
Kahvaltı sonrası , çalan kapı ; günümü daha bir güzel yaptı... duygulandırdı bir sürü iyikiler dedirtti... Leylaklar gibiydi, misler gibi lavanta kokuluydu... her detay o kadar inceydi ki, hangisine bakacağımı şaşırdım.... Kutunun altına ve üstüne döşenen leylaklı ve laleli peçeteler mi, kutunun içine serpilmiş sarı laleler mi? benim arayıp arayıp bulamadığım baskıdan artık kalkmış olan kitap mı? ... ve sayamadığım daha bir sürü güzellik. Gönderen kişi benim Bacıkuşummm... Ya tanımasaydım deyip , tüylerimin diken diken olduğu biri... İki yıldır hayatımda ama sanki doğduğumdan beri birlikteymişiz gibi arkadaşmışız gibi.... Bir tek o fişgeneleri olmasa:))
Bu gün evde film kitap günü yapacağım... Kızların ikisi de akşam yemeğinde yok. Bizim yemeğimiz de karıkoca bize yeter de artar bile...
Bu gün kararlarımızı yeniden gözden geçirme günü... Yarın köprüden önce son çıkışı kaçırmamak için...