Dışarıda hava misler gibi..Naziş çoktan Kanlıca'da ki kahvaltısına başlamıştır hatta karnı bile doymuştur ama kocam ve Gamse hala uyuyorlar. Ben Naziş giderken uyanınca,kalktım.Baktım onların kalkması uzun sürer,ben de çayımı demledim,tostumu yaptım biraz dizimax da dizi izledim, blogdur,facedir takıldım,gazeteleri okudum ama hala onlardan tıs yok...Birazdan gürültü yapmaya başlarım...
Bugün için tek programım evde olmayacağım...Ama nerede olacağımı vallahi de bilmiyorum.Dün bütün günümü giyinme kabini önünde Gamse bekleyerek geçirdim, ''Natilius'' un muhtelif mağazalarında...Gerçi rüşvetimi de aldım ama yine de çok yoruldum. Gece bir yatmışım,gözümü açtığımda Naziş gidiyordu...
Bu aralar yoğunluktan filmdir,kitaptır yavaşım...Elimde hala ''Heba'' var. Aslında nasıl akıcı bir kitap. Hasan Ali Toptaş'ın yazım uslubuna bayıldım. Şırıl şırıl bir dil.Bir de ben Barış Bıçakçı'yı özledim yav...Var mıdır? acep yeni bir kitap hazırlığı...
Film ise dün akşam kocam ile ''Köprüdekiler''i izledik. Kocam bayıldı... Boğaz Köprüsü üzerinde görev yapan trafik polisleri, çiçek satan çocuklar gibilerin hayata karışması,hayatın karmaşası gibi bir konusu vardı. Trafik polisleri hariç düğerleri tamamiyle amatör oyuncular. Trafik polisleri de kanun gereği oynayamamışlar.Altın Koza Film Festivalinde ve Uluslararası İstanbul Film Festivalinde en iyi film seçilmiş...
Bu arada hatırlatma, ''Umut Üzümleri '' dün vizyona girdi...
Valla ben bu ara yoğunum diye buraları fazla ihmal ettim, eski günlere bir dönelim diyorum. Benim sessiz ama sayacımı tavan yaptıran okuyucularım bugün burayı sallayın istiyorum:))
Hepinize iyi bir haftasonu diliyorum