Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Ocak 2009 Cuma

Hal böyleyken böyle işte,

Dünkü yazımda bu gün Dragos yolcusu olacağımı belirtmiştim. Çocukluk arkadaşımla , çocukluk arkadaşımız Nimete ziyarete gideceğimizi. Yani bir zamanların Zaferi Milli Çetesi üyelerinin buluşması.

Şimdi noktası virgülüne anlatıyorum bu günü. Ayşegül'le sabah 10.30 Üsküdar olarak belirlemiştik saati.Ama ben baktım ki saat 9.45 de hazır ve nazırım. Aradım hadi çıkalım dedim , aha çıktım bile dedi. Çıktım bi pastaneye uğradım sonra indim Üsküdara, buluşma yerimize vardım ki kimse yok. Aradım ben geldim dedim- ben niye görmüyorum o zaman seni dedi. Bir de baktım ki meydanın karşı tarafında benimle konuşuyor )). El salladım , geldi. Neyse önce Kadıköy yaptık, sonra da Dragos arabasına bindik. Nasılsa yolda uzun ya biz sohbet sohbet gidiyoruz. Ayşegül anlatıyor- Lalem, Hırvatistan Türkiye Maçının olduğu gece eltimin kına gecesi vardı, gece dönerken baktık maç bitmiş biz kazanmışız, baktım tam da burada millet horon çekiyor, ula bunlar bizim uşaklar durudurun arabayı dedim , indim aşağı bi horon teptim bi horon teptim , çocuklar ooo abla da geldi dediler daha da coştular ta gece dörtte geldik eve .O anlata dursun ben bi baktım ki biz Dragos sahillerinde seyrediyoruz. Ayyy biz burada ineceğiz dedim atladık indik.

Asıl sürpriz benden saklanmış, benim ortaokuldan, liseden arkadaşım. Hem aynı takımda basketbol oynamışız, hem de lisenin bando takımında ben trampet çalmışım o flama tutmuş, okul yollarını birlikte arşınlamışız, ne sırlar paylaşmışız , evlenmiş Antalya ya yerleşmişti, Can arkadaşım Nurgül açmaz mı? kapıyı. Meğer Nimetle yıllarca komşu olmuşlar Antalya da,uçmuş gelmiş. Onu görünce ki yüzümün halini görmenizi isterdim.
Dragos

Nurgül, Nimet'den önce bi koşu kahvelerimizi kaptı geldi. Sonra başladık önce geriye geriye sonra ileriye konuşmaya. Annelerimize ne kadar benzedik diye güldük. Dördümüz de annemizi birer yıl arayla kaybettik. Görüşemediğimiz arkadaşlarlarla görüşenlerden , onlar hakkında da haberler aldık.
Prens Adaları
http://istanbulwallpapers.com/wp-content/images/1024/adalar/ADALAR_istanbul_wallpapers_1024x768.jpg

Denize Prens Adalarına karşı çaylarımız içtik .Konuştuk da konuştuk. En çok da deniz maceralarımızı. Öyle bir açılırdık ki, bir bakardık kumsalda tepinen ufacık noktalar, annelerimiz. Kız kızım derlerdi, bu denizin her yeri aynı deniz değil mi? ha bura ha ora, sizin derdiniz ne. Sahi neydi derdimiz acaba.

Akşamın olduğunu telefonlarımız çalmaya başlayınca anladık. Sohbet tatlı ama yol uzun . Kalktık vedalaştık. Ayşeğül'le Kadıköyde ayrıldık.

Eve geldim , Naziş karnelerini dağıtıp gelmiş, çıkınını hazırlamış Zuz'a gidiyor. Gamse'nin bu gün tam üç sınavı vardı hepsi iyi geçmiş. Hal böyleyken böyle işte. Akşam da yemek memek tv, gazete daha ne olsun. Her gün böyle olsun...