Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

19 Aralık 2012 Çarşamba

Kitaplar, filmler gırla

Bugün için bin program döndü, öncesinde  blog arkadaşlarıyla bir yeni yıl öncesi buluşması olacaktı, sonra benim kuzenlerle olan randevuya döndü ve en sonunda hepsi iptal olup sinemaya döndü...

Sabah kalkınca önce bi kafa toplamaca, sonra ev toplamaca yaptım. Ispanaklar suya basıldı, patatesler haşlanmak için tencereye girdi.Soğanlar incecik kıyıldı, dolaptaki daha önceden kavrulmuş kıyma ile buluştu  ve dip  malzeme hazırlandı. İkiye bölündü, bir bölümü ıspanakla diğeri, haşlanmış ,ezilmiş  patatesle halvet oldu...Çünkü bir kısım ahali, yumurtalı ıspanak bir kısım ahali de yumurtalı patates sever... Beeen fedakar, cefakar kadın da kıyamaz, biri yer biri bakar, kıyamet ondan bakar olmasın diye arada bir böyle güzellik yapar. Neyse işte bir yandan da şehriye çorbası pişti ...O pişerken de ben giyindim hoooop dışardayım, nereye sinemaya:)

 (kitap kapağı)






Geçen yılın en iyi kitabı ilan ettiğim,Margaret Mazzantini'nin aynı adlı kitabından senaryolaştırılıp, filme alınan; ''Sen Dünyaya Gelmeden''i izledim... Filmi beğendim mi? beğendim,ama kitap kadar değil... Kitaba sadık kalınmış, kast çok iyiydi... Leylak Bacı beğenmemiş ama ben Aska rolünde bizim Saadet Işıl Atasoy'u beğendim...Goiko adamım sana bayıldım yine... Kitapta da en sevdiğim karakterdi Diego'dan sonra, filmde de  öyle oldu... Margaret Mazzantini'nin daha önce filme alınan ''Sakın Kımıldama''da da Penolope Cruz'un oynuyor olması sanırım bir tesadüf değildir...İzlemediyseniz o filmi de sakın ama sakın atlamayın...Ben kitabı da okuduğum için filmi bambaşka gözlerle izledim, sanki daha fazla izledim...Yanı bu yılın en güzel filmi değil bence hala ''Yasak Aşk'' yılın en güzel filmi...Öyle olmasa da  çok güzel bir film , izleyin, kitabı okuyun...Bundan kendinizi mahrum tmeyin, yazıktır size...Bazı eleştirmenler, savaşı anlatacaklarına alet etmesiyle suçlamışlar Margaret Mazzantin'yi, bence hiç iğreti durmamıştı hikaye ve savaş... Ay  tamam film eleştirmeni değiliz ama yüz yıldır da film izliyoz anam,artık iki kelime de söyleyelim di mi?
Ha sinemaya yalnız gittim, bu tür, özellikle  vizyona girmesini beklediğim filmleri yalnız izlemeyi severim ama bu filmi izlerken kitabı  hemen hemen eş zamanlarda okuduğumuz,Zuz, Zeya, Leylak Dalı, Macera Kitabım(Özlem) ve Günün Çorbası(Yeliz)İn yanımda olmasını, filmi birlikte izleyip, çıkışta likörlü kahveler eşliğinde kitaptan ve  filmden konuşmayı çok isterdim...

Ha unutmadan gelecek sonbahar Saraybosna'ya gidiyorum. Sonbahar da Saraybosna'ya bayıldım... En sevdiğim  mevsim nasıl da yakışmıştı...

burada ve burada  yazmışım kitap hakkında...





Çoktandır sözünü etmek istediğim bir kitap var...Ataletim Canım Benim'in geçen haftaki Şişli- Beyoğlu güzellemesinden hatıra...Tomris Uyar'ın ''Otuzların  Kadını''...Bir tablonun etrafında dönüp duran, birbirine değip duran öykülerden oluşan bir kitap, Otuzların Kadını...Eğitimli, kültürlü, karakterli bir kadın, kişiliğinden ödün vermeyen zaten başına gelenlerin hepsi de bu yüzden... Hikayeler birbiri içinden geçerken aynı zamanda yakın Türkiye tarihinin de  bir panoraması çiziliyor... İlk öykünün adı ''Pentimento''...Hemen baktım tabi, sözlük anlamına...Her şeyi de bilemiyoz tabi:))...Pentimento;Pentimento’nun “anlamı:Bir tuvalin üzerindeki resmin,daha önce yapılmış olanlara geçit vermek için açılması...Bu ilk öykünün adı, diğer öykülerin  nasıl olacağının habercisi gibidir. Ben 'Fal ' adlı öyküdeki cumartesilerin bazılarında biraz da kendimi buldum... Diğer öykülerde de her tanıdığım kadından bir parça buldum...

Bu gecenin dizisi Muhteşem Yüzyıl... Hürrem, RTE''nin isteği doğrultusunda  kapandı... Bundan sonra savaş sahnelerine ağırlık verilip sezon sonunda da veda edecekmiş. Dört sezon sürmesi planlanan dizi bu yıl bitiyor... Hal böyleyken ''Huzur Sokağı'' niye raiting rekorları kırmıyor diye sorası gelmiyor değil insanın..mesela benim sorasım geldi bile...

Şirince'den canlı yayın vardı bu akşam...Şirinceli teyze,  kıyamet söylemlerine, koştur koştur Şirince'ye gidenlere ayıptır sölemesi dıçıyla gülüyordu... Gidenlerden biri de bizim kuzen. Ey Halil, diyelim kıyamet koptu, biz öldük sen kaldın  eeee, İsbolarsız netcen bu dünyada:)

Evettt film, kitap bir iki tüyo, bir iki konuda ahkam kesme e daha ne olsun yine çok faideli bir yazı yazdım, kendimle ne ka gurur duysam azdır yine... Breh breh diyorum valla....

Haaydi gittim ben, bu akşama yakışan bir içecek hazırlayayım...

9 yorum:

  1. Lalem,klavyen dert görmesin,ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. ne güzel yazoyorsun içinden geldiğince,aynı filme ben de hafta sonu gittim ve beğendim ama kitabını okumamıştım,sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. ben kitabı duymadan filmi vizyonda , izlersem okumak için sabırsızlanıyor olacağım :))

    YanıtlaSil
  4. Şirince'de bir restaurant kıyamet mönüsü hazırlamış, gördün mü Lâlecim, çok güldüm ya :)

    YanıtlaSil
  5. Abuk bi yorum olcek ama, kıyamet geyiği sıktı da.. Kopsa da kurtulsak :( asis

    YanıtlaSil
  6. bu nasıl bir yazma şekli ya , bayılıyorum sana :)))

    YanıtlaSil
  7. Kitap ve film listeme yazdıklarını ekledim.

    YanıtlaSil
  8. şirince ye gidenlere cok guluyorum, kıyamet kopsa sirince mi kalır hahahah:) kitap ve film onerilerini her zmanki gibi değerlendiricez lale abla tesekkurler sevgiler

    YanıtlaSil
  9. Çok güzel bir yazıydı he bu arada kitap okunacaklar listeme girdi bu yorumdan sonra

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))