Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

28 Haziran 2012 Perşembe

Çarşamba notları

Hani limonata gibi deriz ya, şekerli , serin, hoş kokulu bir hava vardı bugün... Tabi heryer için söyleyemiyorum bunu, Üsküdar konum olarak hem Çamlıca'dan hem de Boğazdan nasibini alıyor. Bugün tam da öğle sıcağı denilebilecek saatlerde yürüyüş yaptık biraz, rüzgar fırıl fırıl etti etrafımızda... Ben de sürekli süper ya diye diye yürüdüm. yanımdan geçenler deli falan olduğumu düşünmüş bile olabilirler.


Üsküdar'a inince yaklaşan Ordu seyehatim nedeniyle biraz ıvır zıvır alış verişi yaptım.Tezgahtarlara gıcık olunca benim yufka yürekli kocam hemen- dokunma çocuklara ya, zaten kaç para alıyorlardır, yorulmuşlardır falan diye savunmaya geçti. Hasbinallahhh dedim- iyi de sorduğum şeyi bana üst katta deyip o kadar merdiveni çıkarıp, oranın sorduğum şeyin deposu olması neydi acep... Yani toptancıya benzer bir halim mi? vardı...



Neyse sonuçda alacaklarımı alıp eve geldim. Gelince kendime şaaane bir enginarlı salata yapıp koca bir dilim tam buğday ekmeği ile yedim.Bu yeni keşfim , enginarları, domates salatasının üstüne doğruyorum , azıcık da sızma yağ gezdiriyorum, üffff şimdi bile istedi canım. Akşam 'da iki patlıcanı alacalı bulacalı soydum, birazcık yağda öldürdüm, üstüne bol domates doğradım, bir kaç diş de sarımsak. Piştiler birlikte , sonra üstüne yoğurt döküp yedim. Kayınvalidem bayıldan derdi bu yemeğe. Bu ara bira sıkı tutuyorum diyet olayımı... Malum önümde Ordu seyehati kapı gibi duruyor. İlk gittiğim sabah için bile acaip bir planım var, bavulu eve bırakıcam, evin hemen karşısında ki telefrik istasyonundan telefriğe atladığım gibi Boztepe'de alacağım soluğu...Herzaman köye yapardım kahvaltı programını bu kez Boztepe^ye yaptım. Hem bakıcam, Tülay'ın sözünü ettiği bu Venedik usulü İşkembe kavurması da neyin nesi. Teleferiği İtalyanlar yapmıştı, onların hatırası mı? yoksa...









Bu akşam , yemekten sonra baktım kocam yine maç izliyo, ben de şöyle hafif, güldürüşlü bir yol filmi izledim. Hoşca vakit geçirmek için izleyebilirsiniz, izlemeyin demem çünkü Jennifer Ariston'a bayılırım.Türkçe adı yine konuyla kel alaka tabi... Seyehat Tutkusu...Orjinal ismi... Wanderlust...





Aşağı bahçeden gülen insanların sesleri geliyor ve bu bana çok iyi geliyor. Gülen yüzler görmek ilaç gibi...Büyük bir kiraz ağacı var, yan bahçede... Hep o ağacın altında kahvaltı yapıyorlar,Kocam Ordulu olduklarını söyledi. Nereden biliyorsa:))Sormadım da, sorayım durun...
Sordum, geçen gün Ordu'dan , fındıktan falan konuştuklarını duymuş:))
Şimdi biraz kitabımı okuyayım...Jane Austen'in mektuplarının peşindeyim:)) zira...

3 yorum:

  1. Bu gün ben de Çamlıca' daydım. Bu gün hava gerçekten güzeldi. Bu gün benim de yüzüm gülüyordu.
    Ordu' lu güler yüzlü komşularınızdan ben de isterim:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Buluruz biz her yerde bir hemşehri değil mi kankim,
    zaten kahkaha sohbet deyince bizim oranınki gibi var mı :)))
    hah hah hah
    iyi geziler sana ordu ya selam sölyle
    boztepede benim yerime de bir çay iç
    öptüm seni

    YanıtlaSil
  3. Bende Temmuzda Sinop'a gideceğim inşallah. Ordu'dan Sinop'ada kaç gel. Aman Ordu'da kilolara dikkat et. Ben her Sinop'a gidişte en az iki kilo alıyorum. Akrabaların davetlerine gitmezsen olmaz. Hele o güzel şeyleri yemezsen hiç olmaz. Sevgiler.

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))