Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

30 Ocak 2012 Pazartesi

karlı bir kış günü

Kar sanki, sadece pazarcıların üstüne yağdı bugün. Pazarn kurulacağını bile tahmin etmezdim ama Beykoz'dan gelen bir grup var, kendi yetiştirdiklerini satıyorlar.Beykoz'un hangi köyünden olduklarını bilmiyorum. Kışın kara lahana, pırasa, ebegümeci, Beykoz ormanlarından topladıkları türlü çeşit otlar ve kestane satarlar. Yazın yine ormanda ne bulurlarsa. Ama mallarının değerini de bilirler. Ispanak pazarda bir liraysa bunlarda beş liradır. Niye dersen e bu organik derler. Ama organik olması için önce tohumun organik olması gerektiğini ne kadar bilir bilmem. İncecik kalem gibi pırasalar, kırmızı saplı pazılar, ve İsabella denilen üzüm çeşidi ki bizim Zuz hastasıdır , bir tek Beykozluların pazarnda bulunur. Bu üzüm Ordu'dan gelen damak tadımız... Hafif parfümümsü bir kokusu ve buğulu bir görünümü olan siyah asma üzümü...Gamse yatak odası penceresinden arka sokağın resimlerini çekmiş, beni geldiklerine inandırabilmek için.( sabahın erken saatleri, ilk pazarcılar gelmeye başlamış)

Bütün evdeydik.Naziş bir ara Kadıköy'e gitti geldi.Beş altı yıl önce aldığı İpodunu , Apple yenisi çıkınca eskiyi alıp ,yeniyi ücretsiz olarak vereceğini duyurmuştu, mesaj atıp yenisini vermek için çağırılınca almaya gitti.Yenisi kibrit kutusu kadar.

Bu sabah Gamse kar kar diye hepimizi erkenden ayağa kaldırınca tüm işlerimiz saat 11 de bitmişti.Yemek etkinliği yaptım biraz:) Önce tavuk haşlandı, suyuna çorba,tavuklarıyla da fırında tavuklu patates yapıldı. Lahana doğrandı , ileriki günlerde kapuskaya dönüşmesi için dondurucuya atıldı. Nohut haşlanıp yine nohut ilave edilecek yemekler için o da dondurucuya şutlandı.Zeytinyağlı pırasa pişip soğumaya bırakıldı.
Leylak Dalıcımın Annesinin yaptığı gibi, ev süpürüldükten sonra , halıların üstüne kar atılıp fırçalandı... Mis gibi kar koktu ev, hem de hiyenik bir işlem oldu. Hamaratlık ödülü verilecekse bu gün tam zamanıdır.

Kar bütün gün yağdı, döne döne savura savura yağdı.2004 ylından beri ilk kez bu kadar yağmış ve çarşambaya kadar devam edecekmiş. Yarın okeycilerle buluşuyorum. Neyse yakın civarlardayız.

Sonra da perdeleri üstten yarıya kadar kaldırdım, çaydır kahvedir keyif yaptık kızlarla acıkınca ödülüm olan pideyi eve getirttik. Pide öğle yemeğim oldu ve saat dörtte ki ara öğünüm kalktı...

5 yorum:

  1. he işte kaçırdık kampanyayı.. 29unda bitmiş.. =/..

    kar kokulu evde keyifler olsun dilerim..atalet..

    YanıtlaSil
  2. Evet Ordu'da yaşıyorum..Evlilik nedeniyle Antalya'dan Ordu'ya geldim :) Kiraz Limanı evimin balkonundan görünen yer olduğu ve bu eşsiz manzarayı çok sevdiğim için blogumun adını kiraz limanı olarak değiştirmiştim :)Tanıştığımıza çok memnun oldum..
    Sevgiler,
    Yurdanur

    YanıtlaSil
  3. Kar kokulu ev mi? Bi yaşıma daha girdim o nasıl oluyo öle Lale Ablam? Ama ben sana hakkaten ödül verdim pek hamarat bir gün geçirmişsin.

    YanıtlaSil
  4. İşte o üzümden bu yaz bolca bolca yedim ve tadına bayıldım..

    YanıtlaSil
  5. Karla yapılan temizlik , bana çocukluğumu hatırlattı.
    Annemde yapardı, rahmetli anneanennem de halıları parlatır dermiş :))
    Diyetteki istikrarına hayranım yaza seni tanıyamayacağım bu gidişle...

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))