Lalenin Bahçesi
Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
23 Mart 2010 Salı
Nostalcii
Siz hiç leylek giliği yediniz mi? peki sorun bakalım , bu soruyu niye sordum. Çünkü ben bu gün yedim. Niksar'da yapılan bir tatlı, leylekler geldiği zaman yapılırmış eskiden beri. Hoş artık leylek sürüsü mürüsü gördüğümüz yok. Eskiden bir gelirlerdi, gökyüzünü kaplarlardı. Her ağaçta bir leylek yuvası. Yok ben yuvada gördüm bu yıl hep evde oturacağım, ben leyleği havada gördüm , hep gezeceğim muhabbetleri. Ne hoştu. Gerçektende ben bir kez leylek sürüsü görmüştüm havada da , o yıl değil şehir içi, şehirler arası yollarda geçmişti hayatım:)))
Leylek giliği, ben hiç yapmadım, ama çok da ustalık gerektiren bir şey değil. Niye yapmadım bilmem , kızlar ve kocam bayılır halbuki. Bu kadar yöresel bir tadı yakalayamamaktan korkmuş olabilirim. Bizimkiler - Babaanneminkine benzememiş derler çıkarlar işin içinden çünkü.
Hadi anlatayım nasıl bir şey olduğunu. Mayalı hamur, krep akışkanlığında hazırlanır. Yumurta yok yalnız süt , un, maya. Sacda ya da teflon tavada , hiç yağsız olarak; yine krep inceliğinde ama bir köfte büyüklüğünde olacak şekilde pişirilir. Bir tepsiye tepeleme yığılır. Üstüne şerbet dökülür , bol ceviz. Hatta dövülmüş cevize sara sara bana bana yerim ben. Nasıl hafif bir tatlı olur, nasıl lezzetlidir anlatamam.Bu gün görümcem yapmıştı. Bandıra bandıra ye beni , doyamazssın tadıma vaziyetlerindeydi.Bazen de şerbet yerine ev de yapılan dut yada üzüm pekmezi dökerler, onun üstüne de ceviz. Niksarda yapılan her yemeğin bir hikayesi var aynı zamanda. Mesela gendeme çorbası denilen bir çorba var. Aşurelik buğdaydan yapılır. Kayınvalidem anlatmıştı bu hikayeyi de. Yaşlı bir kadın ocakta bu çorbayı pişirirken , komşusu seslenir - ne yapıyorsun diye, O da kime yapıyorsun çorbayı anlar- gendüme, gendüme der yani kendime. Aha işte kalmış çorbanın adı gendeme ya da gendüme çorbası. Benim kızlar her zaman anlatırırlardı , bu çorbayı yaptığında. Babaannelerine. Babaanneee , kime yaptın bu çorbayıııı - gendümeeee , gendümeeee ...
Hep Ordu Ordu diye ben Niksar'ı es geçtim hep , ihmal ettim. Halbuki nasıl güzel bir yer, nasıl güzel insanlar yaşar orada. Misafir ağırlamak bir sanattır orada. Gelen misafir, o evde kendini kral ya da kraliçe hisseder. Nasıl özel hisseder anlatamam. Önceki yıl , İlmiyem'i de alıp gitmişdim de , ben böyle bir şey yaşamadım demişti.Altına yatak, üstüne yorgan, başına yastık olur orada insanlar. İlk gittiğimde , evin oğlunun sünneti vardı, ne kadar itiraz etsem de çocuk için hazırlanan o ihtişamlı yatağı vermişlerdi bize... Sonra yıllar sonra o çocuk kapımı çaldı bir anneler günü gecesi ve bana hediye getirdi...Oğuzcumm özledim sizi be yahu...
Bir leylek giliği yedim bi sürü nostalji yaptım valla... e hadi yeter bu kadar akşam ...akşam...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Taş kadayıfının değişik bir versiyonu gibi miydi yani Laloş?
YanıtlaSilipek bürük de bürünüyor musun Niksar'ın fidanı:))
YanıtlaSilYa şu leylek olayına inanıyorum ben, 2 sene önce Kemer'e giderken uçan bir sürü leylek gördüm, gez gez bitiremedim o sene, bu sene de görsem keşke.Şimdi Antalya'ya giderken eşimin kasabaya uğrarız. Kayınbiraderin evin karşışındaki apartmanın bacasına her sene gelen bir leylek vardır. onu lök gibi oturur görürüm ben de lök gibi otururum, bakmayım bari:))
Öptümmm canım seni:))
bende istiyom o datludan gendüme:))
YanıtlaSilBana da nostalji yaşattın :)Üç yıl Tokat da yaşadım tokat niksar arası ne kadar ki ;)öpüldünnn.
YanıtlaSilafiyet olsun, ee görümcenin ellerine sağlık, ne iyi yapmış da yapmış. onu yapmış, sizs yemişsiniz ve bizede bu yazı konusu çıkmış demi ama:))))
YanıtlaSilsevgilerimle
selam arkadaşım,
YanıtlaSilne güzelde anlatmışın yöresel yemekleri,bizde de o tatlıya benzer yapılır kayseri'de ekmek kadayıfı denir ramazanlarda yenir
seni çok özledim öpüyorum,
facebook da görüşürüz artık :))
sevgiler...
yorumlarda kayseride ekmek kadayıfı derler diye okuyunca anladım tatlıyı...gendeme corbasına da bayıldım...bir de sakala carpan corbası vardır bilmem duydunuz mu? onun hikayseri nedir acaba:))
YanıtlaSiltatlı tarifin benim de aklıma taş kadayıfını getirdi okuyunca Lale'm...
YanıtlaSilsenin mevsimin de geldi bu ara,her yer lale...
gerçi sen her mevsimdesin be Lale'm...öperim...
yöresel tatları bir şekilde yaşatmak gerek.
YanıtlaSilbenim de halam enfes peynirler yapardı ben küçükken. geçen telefonda uzunca sohbet ettik, bir sonraki çiğ süt alışımda ben de peynir yapmaya karar verdim :)
kankimmm,
YanıtlaSilgendüme! çok sevdim hikayesini
bizim oraların ağzı ne kadar sıcak samimi :))
ne güzel yapmışsın nostalji
benim çok hoşuma gitti
ama şu leylek tatlısını ilk kez duyuyorum
ben de hep, havada leylek görsem diye bakardım yollara
öptüm seni çokkk
Sevgili lale,yemiş kadar oldum diyemiycem canım çekti kalkıp yapıcam inan,özellikle tatlıya dayanamam.benzer tatlı ve çorba bizde de vardır.hep derim yeni tatları severim ama klasik tatlar ayrıdır.Kısır,patates salatası, kek vb yeri başka.sevgiler
YanıtlaSilAy lale bende başındaki "leylek giligi yediniz mi" diye başlayan cümleyi görünce noooluyooozz diye pattadanak girdim bloguna vallahi ödüm koptu:)))Gilik ne Leylegin nesi olur hay benim bir tarafım atacak diye geliyordum okudum okudum mahcup oldum tamam susuyorum sayende bilgilenmiş oldum:(
YanıtlaSil