Çok ama sıcak bir gündü yav. Klimanın dibinden ayrılamadım. Kayınvalidem, cehennemin kapısı açık kaldı herhalde derdi. Çoook esprili bir kadındı, nur içinde yatsın. Gamse'ye bir gün yaramazlık yapınca,''' kız sen kime benzedin böyle '' demiş. Gamse de O'na '' Annem ; yüzün aynı bana, huyun aynı Babannene benziyo ^^ diyo demiş. Yıllarca aramızda espri konusu oldu, ama böyle bir söz söyledim mi hatırlamıyorum valla. Hem pek güzel huyluydu , kayınvalidem, Allah için söylemek gerekirse.
Sabah Gamze ile yürüyüş yaptık, dönüşte kocamın hazırladığı kahvaltı masasını görünce pek bi sevindik ama, görünüşte hazırmış. Çay suyu kaynamış, ama çay demlenmemiş. Şekerlik masada fakat boş, bıçak konmamış. Tereyeğ var reçel yok, ama masa hazır mı hazır:))))
Öğleden sonra Onlara pizza yaptım. Akşam yemeğimiz vardı ama annemin usulu patlıcan kızartma yaptım. Şöle oluyor kendileri. Patlıcan ve biberi kızartıyorsunuz, bir kaba alıyorsunuz. Üzerine minik minik domates doğrayıp karıştırıyorsunuz sıcağıyla. Domates çiğ olacak hee. Sonra da sirkeli sarımsaklı bir sos hazırlayıp iyice ezer gibi karıştırın ki sebzeler iyice alsın sosu. Biz , Naziş hariç pek bi severiz.
^Dün Beyoğlundaydım. Sabah erken çıkıp püfür püfür bir rüzgarla gittim. Kuzilerimle simitli, beyaz peynirli, domatesli Türk usulu kahvaltı yaptık. Türk usulu dememin nedeni geçende bir yerde kahvaltıda Rus salatası bile vardı da.
Kısmetse ayın 15'nde yolcuyuz. Dayım , herkesi arayıp 16 temmuz da Ordu'da olacağımı, kahvaltıyı köyde yapmak istediğimi, o yüzden sabaha herkesin köye gitmek için hazır olmasını söylemiş. Yanıma bir kitap alıyorum, ancak okurum , belkide okuyamam bile. Anneler Mafyası'nı seçtim. Eğlenceli, hafifi bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu ara , Hayat Bir Kumsaldır'ı okuyorum. Filme de alınmış ve en iyi yaz kitabı seçilmiş. Sanıyorum çeviri ile ilgili benim çok hoşlandığım , okurken çok eğlendiğim söylenemez.
Size Kiralık Adam^dan söz etmişmiydim. Yazgülü Aldoğan'în ilk romanıymış. Bence şimdiye kadar yazmadığına iyi etmiş. Bu kitabı okuma nedenim Mine Kırık Kanat^tır.Kendisini çok beğenirim, tüm yazılarını okurum. Bu kitabı öyle bir anlatmıştı ki, hemen almalıyım, demiştim. Okuyup bitince eeeee dedim , n'oldu ya. Belki kitap yazamam tamam, ama iyi bir okurum ben, bu kitap çok kötüydü.
Yarın Cancan'ın doğum günü. Gamze çok güzel bir slayt gösterisi hazırladı. Bir yaşında koca bir herif oldu artık. Bizim sokağı , evi tanıyor. Merdivenlerden çıkarken çığlıklar atıyor. Biz Ordu'dan gelince Babannesi İngiltereye gidecek, o gelene kadar Cancan bize daha sık gelecek. Ağustos ayı çetin geçecek yani:)))
Bir gece yarısı yazısı daha son buluyor hadi iyi ve serin geceler.
Lalenin Bahçesi
Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...
11 Temmuz 2009 Cumartesi
8 Temmuz 2009 Çarşamba
Baştan söyleyeyim çook uykum var ve bu yazıda neler yazacağımı ben bile bilmiyorum. Başladık bir kere ne gele gele.
Sabah kahvaltısında annesine sorun çıkaran Cancan, yayla çornasını yaladı yuttu)) ve gezmeyi hak etti. 
Pazar gününden başlayalım. Pazar günü gözümüzü Can'la açtık. Çünkü Berfu'nun şantiyeye gitmesi gerekiyordu.Zuz'un da pikniğe:))).Bazen de Zuz işe gider, Cancan pikniğe, onların tarzı bu:))) Cancan saat 10 gibi geldi bize. Oy öpüştük koklaştık, Naziş Ablası da Bodrum^dan dönmüştü. Yorgun olamasına rağmen O da ayakta karşıladı Cancan'ı. Saat 3 gibi Berfu işini bitirip geldi. Bir şeyler yapalım dedik, programcıbaşı ben dedim ki, uzaklaşmayalım , Beylerbeyi'ne gidelim. Gittik deniz kenarında oturduk. Her yer tıklım tıklımdı, ama en beğendiğimiz yerde oturanlar , bir anda kalktılar. hemen konuşlandık oraya. Bir şeyler yedik içtik. Çayları mükemmeldi, içtikçe içmişiz, hesap gelince çay sayısını görünce yuuh dedik :))). Beylerbeyi'ni bilmeyenler için söylüyorum. Polis Evinin yanından girin, çok güzel ağaçlık bir yoldan yürüyerek , deniz kıyısında çok güzel resteronların, cafelerin olduğu yere çıkıyorsunuz. Önünüz tekneler için küçük bir barınak. O gün ne var anlamadım, Hintli bir grup tekne ile gitti geldi, geldi gitti.
Bir kaç gündür hijyenik işler peşindeyim. Ev bir bir elden geçiyor. Her tatil öncesi yapıldığı gibi. Bu gün de banyo ile uğraştık. Dolapların yerini değiştirip sonra tekrar gerisin geri aynı yere koyduk. Eh biraz atraksiyon yapmış olduk. Dolapların altından çıkanları saysam şaşarsınız. Her gün temizlenen paklanan banyo, girdaplarda neler saklamış.
Banyo da ki iş bittiğinde ben de bitmiş ve acıkmıştım, . Neyse Naziş iki tane yengen tost yetiştirdi ama ne tostmuş hala acıkmadım :)))
Akşam koruya gittik, kocam ve Naziş ile. Çok güzel oldu. Korunun içinden yürüyerek ta Kuzguncuk'a kadar inip, korunun çıkışındaki köşkte oturduk. Hava serinlemişti. Tostlarla öyle bir doymuşuz ki, akşam yemeğini de orada yeriz dedik ama sadece çay içip döndük. İniş iyiydi ama çıkarken valla ağır vasıtalar gibi tısladım.
Saat dokuz gibi korudan döndük ve serildik. Yarın sabah erkenden Beyoğlu yolcusuyum. Ekiple , Ordu öncesi bir buluşma yapacağız. Bu yıl Onlar gelemiyor ne yazık ki, Eniştemin rahatsızlığı nedeniyle.
İstanbul artık iyice ısındı, yarın 34 derece olacakmış, yarın ki buluşmayı o nedenle istememiştim ama , al eline yelpazeyi, zaten denizden geliyosun dediler özrümü kabul etmediler. Geceleri salona kaçıp klimayı açıyorum, ya da pencere açık yatıyoruz. Hep derim ya hehehe yaz 15 gün olsa tatil yapsak sonra , bahar olsa. Nası iyi fikir dimiii.
Şimdilik bu kadar. İyi ve serin bir gece diliyorum.
4 Temmuz 2009 Cumartesi
Baştan , Gamsegamse için yaptığınız yorumlara ve tüm güzel dileklerinize teşekkür ederiz ailece.
Şimdi gelelim sadede, çoook yorgunum. Düğün evi halt etmişti yanımızda. Bir faaliyet bir faaliyet sorma gitsin. Günler öncesinden balonun hazırlıkları. Yüzlerce kıyafet denemeleri, son anda fikir değiştirmeler kuaförler falan derken Gamze^yi evden çıkardık. O çıktığında evi görmenizi isterdim. Araba aşağıda bekliyor, o hala bir şeyler peşinde.Aynı günün akşamı Nazlı'da Bodrum yolcusu, onun telaşı da bir yandan. Ben hadi bunlar oturup öyle eni konu masada yemek yemezler, ayakta atıştırabilecekleri bir şeylerde hazırlayayım diye mutfak da da koşturuyorum falan.Balo da çok eğlenmiş olarak geldi. Topuklu ayakkabı giyenler için tüyo, ayakkabısına yapıştırdığı silikon sayesinde , hiç ayakları yorulmadan tüm gece dans etmiş. Watson's larda satılıyor.
Kep töreni günü başka alem, cüppe içine giyilecek elbise yüz kez değişti belki, sonunda, bu benim ancak dedi ve kot giydi iyi mi????.
Neyse töreni de yaptık. Veliler de çok eğlendi tören de. Bir çok arkadaşının ailesiyle o gün tanıştık. En çok güldüğümüz; sürekli resim çektirdikleri kişinin , tek tek ve topluca , hatta sınıfca bile heheheh okulun yanındaki fotokopici olmasıydı. Meğer bunların sınıfı o kadar çok seviyormuş ki ders programları dört yıl boyunca , dükkanın camında asılı durmuş. Adamcağız son vazifesinide yapıp , kep törenine gelmişti. Hava da şansımıza nasıl güzeldi, püfür püfür rüzgarlı, şerbet gibi bir havaydı. Rektör yardımcısının bize sayın valiler diye hitap etmesine tüm davetliler güldü. Finallere üç hafta kala vefat den bir öğrenci için saygı duruşu yapılırken , ben gözyaşlarımı tautamadım. Tören bitince hep birlikte dans başladı. Aşena güne damgasını vurdu, artık bundan sonrası dans dans dedi, bizi gülmekten öldürdü.
Kep töreni sonrası , hep birlikte bize geldik. Akşam sekiz gibi falandı, akşam yemeğini bizde yedik gece 12 gibi dağıldık. Zuz biz de kaldı, ertesi gün de işe gitmedi zaten:))). Bütün gün evde bir oraya bir buraya yayıldık. Bu gün de toplantıları varmış Cancan geldi. Şimdi içerde uyumakta:)). Anlayacağınız , bizim ev de aksiyon bitmez.
15 temmuz kşamı karı-koca Ordu yolcusuyuz. Bu gün telefon açtım , kahvaltıyı köye hazırlayın dedim. En büyük zevkimdir. Bagajları eve bırakıp, kapı kapı teyzemleri toplayıp , hep birlikte köyde kahvaltı etmek. 100 yıllık kahyamız Halil Amca namı diğer Halla ga ve karısı da katılırlar oradan. Halla ga benim çocukluğumu , harmanda koşmamı falan anlatır Kocama bir taraftan. Bizim aileye katıldığında çocukmuş. Anneannem ve dedem evlatlarından ayırmamışlar. Şimdi torun torba sahibi ve yeri her zaman yanımızda baş köşe. Kahvaltıdan sonra da Annemi ziyaret eder , Ordu'ya geri döneriz.
Şimdilik benden bu kadar. Yarın ve pazartesi ev de yoğun bir temizlik var, hafta içi Beyoğlu ekibimleyim, hatta bir geceyide onlarla geçiricem. Sonra Cancan'ın doğum günü hazırlıkları var. 11 temmuz cumartesi günü bir yaşına girecek.
E hadi gittim ben kalın sağlıcakla.
Şimdi gelelim sadede, çoook yorgunum. Düğün evi halt etmişti yanımızda. Bir faaliyet bir faaliyet sorma gitsin. Günler öncesinden balonun hazırlıkları. Yüzlerce kıyafet denemeleri, son anda fikir değiştirmeler kuaförler falan derken Gamze^yi evden çıkardık. O çıktığında evi görmenizi isterdim. Araba aşağıda bekliyor, o hala bir şeyler peşinde.Aynı günün akşamı Nazlı'da Bodrum yolcusu, onun telaşı da bir yandan. Ben hadi bunlar oturup öyle eni konu masada yemek yemezler, ayakta atıştırabilecekleri bir şeylerde hazırlayayım diye mutfak da da koşturuyorum falan.Balo da çok eğlenmiş olarak geldi. Topuklu ayakkabı giyenler için tüyo, ayakkabısına yapıştırdığı silikon sayesinde , hiç ayakları yorulmadan tüm gece dans etmiş. Watson's larda satılıyor.
Kep töreni günü başka alem, cüppe içine giyilecek elbise yüz kez değişti belki, sonunda, bu benim ancak dedi ve kot giydi iyi mi????.
Neyse töreni de yaptık. Veliler de çok eğlendi tören de. Bir çok arkadaşının ailesiyle o gün tanıştık. En çok güldüğümüz; sürekli resim çektirdikleri kişinin , tek tek ve topluca , hatta sınıfca bile heheheh okulun yanındaki fotokopici olmasıydı. Meğer bunların sınıfı o kadar çok seviyormuş ki ders programları dört yıl boyunca , dükkanın camında asılı durmuş. Adamcağız son vazifesinide yapıp , kep törenine gelmişti. Hava da şansımıza nasıl güzeldi, püfür püfür rüzgarlı, şerbet gibi bir havaydı. Rektör yardımcısının bize sayın valiler diye hitap etmesine tüm davetliler güldü. Finallere üç hafta kala vefat den bir öğrenci için saygı duruşu yapılırken , ben gözyaşlarımı tautamadım. Tören bitince hep birlikte dans başladı. Aşena güne damgasını vurdu, artık bundan sonrası dans dans dedi, bizi gülmekten öldürdü.
Kep töreni sonrası , hep birlikte bize geldik. Akşam sekiz gibi falandı, akşam yemeğini bizde yedik gece 12 gibi dağıldık. Zuz biz de kaldı, ertesi gün de işe gitmedi zaten:))). Bütün gün evde bir oraya bir buraya yayıldık. Bu gün de toplantıları varmış Cancan geldi. Şimdi içerde uyumakta:)). Anlayacağınız , bizim ev de aksiyon bitmez.
15 temmuz kşamı karı-koca Ordu yolcusuyuz. Bu gün telefon açtım , kahvaltıyı köye hazırlayın dedim. En büyük zevkimdir. Bagajları eve bırakıp, kapı kapı teyzemleri toplayıp , hep birlikte köyde kahvaltı etmek. 100 yıllık kahyamız Halil Amca namı diğer Halla ga ve karısı da katılırlar oradan. Halla ga benim çocukluğumu , harmanda koşmamı falan anlatır Kocama bir taraftan. Bizim aileye katıldığında çocukmuş. Anneannem ve dedem evlatlarından ayırmamışlar. Şimdi torun torba sahibi ve yeri her zaman yanımızda baş köşe. Kahvaltıdan sonra da Annemi ziyaret eder , Ordu'ya geri döneriz.
Şimdilik benden bu kadar. Yarın ve pazartesi ev de yoğun bir temizlik var, hafta içi Beyoğlu ekibimleyim, hatta bir geceyide onlarla geçiricem. Sonra Cancan'ın doğum günü hazırlıkları var. 11 temmuz cumartesi günü bir yaşına girecek.
E hadi gittim ben kalın sağlıcakla.
3 Temmuz 2009 Cuma





Tören sonunda , karı koca el sıkıştık, öpüştük, birbirimizi tebrik ettik. Bu defteri de dürdük , sıradaki gelsin dedik.
30 Haziran 2009 Salı
Bize biraz müsade, mezuniyet baloları var, kep törenleri var, tatile gidecekler var.Bunların getirdiği dağınıklıklar var:)
İstanbullular için iyi bir haber verip öyle gideyim. Yarın poyraz esecek, hava yine 30-32 derece dolaylarında olacak ama nemi hissetmeyeceğiz.
Hadi kendinize canınız nasıl isterse öyle bakın.
İstanbullular için iyi bir haber verip öyle gideyim. Yarın poyraz esecek, hava yine 30-32 derece dolaylarında olacak ama nemi hissetmeyeceğiz.
Hadi kendinize canınız nasıl isterse öyle bakın.
28 Haziran 2009 Pazar
CUMARTESİ AMA NE KADAR GÜZEL BİR CUMARTESİ
Dünkü yazımda dediğiim palnı gerçekleştirmek üzere sabah 9.15 gibi evden çıktım. Ece ile Buluşma noktamız Beşiktaş İskelesiydi. Gittiğimde henüz vapuru gelmemişti. Ben biraz iki iskele arasında gidip geldim. Çünküüüü iskelede Üsküdar vapuru varsa , Kadıköy vapuru 100 metre ilerideki iskeleye yanaşıyor. Neyse Ecemm geldi. Bundan sonraki istikametimiz O'na emanetti. Bir zamanlar O'nın hüküm sürdüğü bir semte gidiyorduk çünkü. Oraya götürmek Ece'den evi göstermek benden di:)))
Gititğimizde kutuptilkisi gelmişti ve bizi yukarda gördüğünüz masa bekliyordu. Nalan çok şık bir masa hazırlamıştı.Ama soluklanmak için bi oturduk ve şahane bir ev yapımı taze naneli buuuz gibi bir limonata ile giriş yaptık. Börekler , poğaçalar, menemenn ise kahvaltının ana unsuruydu. Valla hem sohbet , muhabbet hem lezett , masada yok yoktu anlayacağınız. Nlan bu arada bizi sık sık uyardı çok doymayın çok doymayın geride başka şeyler de var diye. Biz de kavun karpuz molası verdik hehehehe. Sonra Türk kahvesi molası.
Sonra kolruklara yayılmaca kısmında kutuptilkisinin harika vişneli keki dondurma eşliğinde geldi. O yeterince ıslak olmadığını söylediyse de biz bayıldık. Hatta Nalan eve de gönderdi kızlar ve kocam da bayıldı. Yediğimiz içtiğimiz bir yana çok güzel bir gün oldu.
Masada Nalan yok çünkü O bize çay yetiştirmekle meşgul:))
Akşam eve dönerken Ece'ye gel bi de Alkım yapalım dedim. Amacım geçen gün Kadıköy Alkım^da kızıp bıraktığım kitapları almak heheh. Girdik Ece de benimle aynı kitapları alınca iyi oldu, aklım bi de O'nun kitaplarında kalmadı.
Hayat bir Kumsaldır, 2009 un en iyi yaz kitabı seçilmiş. Hiç duymadığım bir tanımlama. Sanırım hafif ve eğlenceli, al mayonu git denize, kurul şezlonga bu kitabı oku demek. O yüzden bu kitabı Ordu kitapları arasına koyuyorum. Konusu da sanki Zuz la beni anlatıyor:))))

İlk kitap Hayat Bir Kumsaldır.Hayat bir Kumsaldır, 2009 un en iyi yaz kitabı seçilmiş. Hiç duymadığım bir tanımlama. Sanırım hafif ve eğlenceli, al mayonu git denize, kurul şezlonga bu kitabı oku demek. O yüzden bu kitabı Ordu kitapları arasına koyuyorum. Konusu da sanki Zuz la beni anlatıyor:))))
Bu kitap kedi köpek gibi çekişen; ama günde en az iki kez birbirini aramadan duramayan iki yetişkin kız kardeşin kahkahalarla güleceğiniz öyküsüdür. Sıcaklığıyla, esprileriyle ve yaşamın her aşamasında insanı ileri götürecek gerçek derslerle okuyanın yüreğini ısıtır.( tanıtım yazısından)
Diğer kitap Fürüzan^dan. Ben Fürüzan'ı parasız yatılı ile tanıdım. Ortaokul son sınıfta falan olmalıydım. Eniştem'in armağanıydı. Sonra tüm kitaplarını okudum. Yapı Kredi kitaplarını yeniden yayınlayınca çok hoşuma gitti. Bu kitapta seçki Öyküler var. Kitabı açınca çok sevindim, çünkü en sevdiğim öyküsü en baştaydı.

Füruzan öykülerinin bu denli sevilmesinin, kitaplarının yayımlandıkları tarihlerden bugünlere kadar pek çok baskı yapmasının nedenlerinden biri de sahicilik duygusunu çok güçlü bir biçimde yaratabilme başarısıdır. Sinemasal anlatım kullandığı çokça söylenmiştir, ama burada söz konusu olan, yalnızca onun gibi has edebiyatçıların gerçekleştirebildiği edebiyata özgü görselliktir. Sayısız ayrıntıyla örer öykülerini. Her ayrıntı işlevseldir: Renkler, ışıklar, kokular, sesler, biçimler... Öykü kişilerinden her birinin kendine özgü dili, kullandığı sözcükler, o sözcükleri kullanış biçimleri, susuşları, duruşları... Bu seçki, onun dünyasına açılan kapıyı aralıyor.(tanıtım yazısından)
Dünün tadı damağımda kaldı , tiz zamanda tekrarlanması dileğiyle.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)