Gece, ne güzel yağmış yağmur,kalktığımda yerleri ıslak görmek çok hoşuma gitti...Zuhal Olcay'ın ''Baş Ucu Şarkıları''albümünden ''yağmur''u dinledim. Sabah kalktığımda yağmurlu bir hava karşılarsa mutlaka bir yağmurlu şarkı dinlerim...Sevdiklerim için birşeyler yapmayı severken bir o kadar da kendim için birşeyler yapmayı seviyorum.Sanırım benim ruhumun beslenme biçimi de bu...Dikkat ediyorum, su içmek için raftan bardak alırken bile bardağı seçiyorum. Ülen, halbuki bu bardakların hepsi senin evinin bardakları değil mi?))
Dün gece kitap okurken, okuduğum cümle beni bu konuda bir kez daha düşündürdü...''Ölümlü olduğunu unutma ve Hayatı ıskalama''...''Lizbon'a Gece Treni''nden söz ediyorum...Felsefi çıkarımlara dayandırılmış bir kitaptı... Zordu, okuyup okuyup daha beş sayfa okuduğunu görüp ama sanki 100 sayfa okumuş gibi hissettiren bir kitaptı... Bitse artık deyip, bitince başa dönme arzusu veren bir kitaptı... Benim için çok güzel bir okuma deneyimiydi... Bu kitapla ilgili geniiiiş geniiiş Kitap Okuyan Kız için yazdım. O yüzden fazla söz etmiyorum.
Bu blogger ara yüzüne alışamadım, Mesela resmi bir türlü istediğim yere getiremedim, ha çok lazımdı bu iş sanki...
Dünden evde genel temizlik yapılıp, yemek de yapıldığı için bugün ev ile ilgili bir çalışma söz konusu değil, bir programım da yok. Sadece bir ara kütüphaneye uğrayacağım. Kütüphanemiz tadilatta şimdilik Mihrimah Sultan Çocuk Kütüphanesinde hizmet veriyor. Ne zamana kadar sürer bu tadilat bilmem. Burgaz Ada Sait Faik Evi yıllardır bitmeyen bir tadilatta...Korkuyorum bu binaları bize unutturup sonra ham yapamalarından...
Bu ara size hiç film yazmadım değil mi? Le Havre'den söz edecektim. Ama peşin peşin yazmazsam o anki duygularımı aktaramıyorum. Son derece basit bir sinema dili olan bir filmdi. Ama başkaları içinde yapacak bir şeylerinizin olabileceği, başka hayatlara güzel dokunuşlar yapabileceğinizi anlatan bir filmdi...Mülteci yaşamına farklı bir bakış getirmiş yönetmen...
Haydi gittim ben şimdilik...
Bu yeni arayüzü ben de hiç sevmedim. Neden değiştirirler ki bilmem.
YanıtlaSilYağmurdan hoşlanmıyorum hiç. Allahtan İzmir'de yaşıyorum da pek yağmur görmüyorum :)
Hehehe aynı şarkıya meyletmişiz desene: ) Bloğa bile ekledim: )
YanıtlaSilBen de pek severim bu yağmurlu şarkıları. Yağmuru severim. Severim ben bu havaları.
Opuyorum çookkk
Ayşegül bendensin heheheh... İstanbul'a yağmur çok yakışıyor.
YanıtlaSilBardaklar konusunda ben de kahvaltıda değişik bardakla çay içmeyi severim.Sevgiyle kalın
YanıtlaSilAra yüze alışma konusunda yalnız değilsiniz,pek bi soğuk geliyo bana da nedense..Yağmur güzel ama hava karanlık olunca içimi kasvet basıyo benim de,ondan olsa gerek bugün kendimi bloglara verdim :)Bize de bekleriz
YanıtlaSilSevgiyle
Ben de eşimle kahve içerken, hangi fincanla içsek diyerek büfeye yöneliyorum, özenmek güzeldir:)
YanıtlaSilKitabı ben de bugün sabah yağmurda cam önünde okuyarak bitirdim, tren son istasyona geldi.Kİtapla ilgili yazdıklarına tamamiyle katılıyorum iki gün önce bir arkadaşıma kitaptan bahsedereken çok enteresandır, aynı cümleyi kullandım, okuyorum okuyorum daha bir kaç sayfa ilerlemişim ama sanki çok okumuşum gibi geliyor, demiştim:)zor bir kitaptı amaaaa...
Lale Hn, Lale Hn...
YanıtlaSilHızlı bir başlangıç yaptınız yine okullar açılır açılmaz. Bakıyorum çocukları okula yolladınız, yemekleri çift günlük aradan çıkarıp sanat işlerine dalıyorsunuz. Hadi kolay gelsin.
Ben de Hemingway'e taktım bu aralar. Koca duymasın ama onunla yatıp, onunla kalkıyorum:))) hehehe:)
Öpüyorum seni...
Özlem Pariste'ki Eşi aldım ben de Hemingway ve karısı ile ilgili...
YanıtlaSilŞarkı guzel,kitap guzel,hele kitaptan o cümle bu yazıya damgasını vurur :) öpüldün.
YanıtlaSilhah hah hah
YanıtlaSilFilmin adını La Havle diye okudum iyi mi :))))
canım benim güzel bir pazar diliyorum sana
yağmurlu günler sonbahar üşümek hepsi bir yazın daha bittiğini söylüyor bize
üzülüyorum biraz sanki