Blog yazmaya başlayalı tam altı yıl oldu... Blog arkadaşlarım dışında bir o kadar da dışardan okuyanlar var... Yorum yazmayıp mail yoluyla görüşlerini yazanlar var. Gittiğim bir restoranın yerini, aldığım bir ürünü nerede bulacaklarını soranlar, yurt dışında yaşayıp, buralarla ilgili soruları olanlar var.Ailece yaptıkları gezilerde benim gezi rotamı izlediğini yazanlar oldu. Hatta torba yasası çıktığında onunla ilgili soru soran bile olmuştu.Okuduğum kitapları burada yazdığımda geri dönen , kendi facebook sayfalarından yazıma link veren yazarlar var.Bunların yanında benim de takip ettiğim , bir filmi, bir kitabı görünce heyecanlanıp onun peşine düştüğüm , hiç bilmediğim bir şeyi öğrenip şaşırdığım, kızlarıma siz de bu blogları takip edin dediğim, yaptıkları yemeklere bayılıp evde hemen deneyip, hoşumuza gidince de denedik çok güzel oldu, bizim evin mönüsüne girdi diye gidip tekrar teşekkür ettiklerim var .
Şimdi bunları niye yazdım. Burası açık bir blog, önüne gelen herkes okuyabilir, beğenir beğenmez bu tamamiyle onun tasarrufunda...Yani burası yol geçen hanı... Facebook sayfamda bana ulaşması için onay vermem gerekir ama burada böyle. Tamam burayı istediği gibi okuyabilir, gidip başka sayfalarda dedikodumu yapabilir ama yazdıklarıma, yazma biçimime müdahale edemez.Kardeşim yazma biçimimi beğenmiyorsan git, okuma desem bilirim gelir yine okur. Okuduğum kitaplardan, izlediğim filmlerden verdiğim tariflerden yararlanır. Bana hiç bir faydası da dokunmaz ama ahkam kesebilir.Benim ilişkilerimde tek kuralım vardır , haddini bilmek o da... Burada bahçe duvarları bahçe duvarları der dururum herkes bilir. Boşuna Lale'nin Bahçesi değil buranın adı. Yoksa sen meyva, sebze bahçesi mi? sandın.Ne kadar samimi olursam olayım , bahçe duvarlarımı hep korurum da ondan.Blogumu toptan götürenler oldu, hatta şablonuyla, vazgeçemedikleri arasında kızlarım, kocam, Cancan ve Zuz bile vardı . Yani almış toptan götürmüştü. O'nu uyardık, bloglardan bile gidip sen ne yaptığını sanıyorsun diye soranlar dahi olmuş
Dün, Leylak Dalı yazısının sonuna bir not yazıp bir hadsizin yorumundan söz etti, herkes kendi üzerine alınıp ben mi? ben mi? diye sormuş. Bu merak son bulsun diye yazıldı bu yazı. Benim yazma biçimimden rahatsız olan bu kişi, gidip Leylak Dalına beni uyarmasını söylemiş iyi mi? bence iyi:)))Şimdi ne diyelim it ürür kervan yürür diyelim olsun bitsin.
Merhabalar,
YanıtlaSilSen hancısın biz yolcu dimi ama:))
Bana altı yıldan fazla bir zaman olmuş gibi geliyor:)Acaba bunun nedeni görünmeyen duvarlarımızın hep var olması olabilir mi?
İlk kez böyle bir yazı görüyorum bunca senedir...
Şikayet neden Leylakdalına yapıldı onu anlamadım ,gittim bir şikayetde ben bıraktım:))
Hep var ol emi,sevgimle:))
Sabah sabah oh!Lale yazı yazmış ne güzel dedim. Ama anladım ki seni kızdırmışlar.Nasıl yazıp yazmayacağına kim karışabilir ki burası senin odan. Biz senin içinden geldiği gibi yazmanı tarzını çok seviyoruz. Değişirsen seni Leylak Dalına şikayet ederim bak:))
YanıtlaSilHep böyle kal...
leylak dalına şikayet fecikomik lale.. feci komik.. sen buna katıla katıla gülmedin mi.... =D... hahahaha
YanıtlaSildurduramıyorum kendimi..
atalet..
pesebu yıl bahçe duvarlarını badanalarken.. salopet giyip yardıma gelicem..tom sawyer gibi.. benim fırçamı dahazırla...
Ablacim bu (h)adsizler hep olacaklar sanirim.
YanıtlaSilHayatlarinda bir seyi becerememis insanlar ona buna burun kivirmayi marifet saniyorlar.
Seni seviyorum,evinin hikayelerini seviyorum.
DIl bilgisi kurallari hic umurumda degil bu blogun amaci dilimizi ogretelim degildir.
Opuyorum seni kocaman
Günaydın Lale abla, bazen bu tür densizlikler olabiliyor işte. Sınır ihlali her alanda suç ama bunu farkedebilene. Trafikte, özel hayatlarımızda, yaşam tarzlarımızda mutlaka birileri o duvarlarımızın dibine gelmeyi bırak, üstünden atlayıp girmek için bi tarafını parçalıyor.
YanıtlaSilBoşvermek en iyisi bazen. Umarsamadığında daha iyi oluyor.
Şu blog aleminde senin yerin bende bir başka...
Bu arada ben de Leylak dalındaki şikayet bana mı diye merak etmiştim: ))
hahahah Ayşegül, yani açıklamakla iyi bir şey yapmışım bak...
YanıtlaSilCanım öncelikle daha nice güzel paylaşımlar yapacağın uzun yıllar dilerim.
YanıtlaSilHaklısın bizler açık bloglarız herkes bizi okuyabilir ama herkesin aynı fikirde olmasını elbette istemiyoruz olmaz zaten bunu da biliyoruz.Burada bizler sadece kendi fikirlerimizi paylaşıyoruz eleştiri yaparken bile bir sınır olmalı ben bunu savunuyorum.
Birisi seni cidden kızdırmış ama hiç canını sıkma ben seni okurken çok keyif alıyorum :)
merhaba Lale hanım, blog dendiğinde ilk aklıma gelen laleninbahcesi olur, birgün bir kitap araştırırken rastlamıştım size birkaç yıl önce.benim bloğum da var 1 senedir yazmamışım şimdilerde ilgileniyorum tekrar.
YanıtlaSilniye yazdım bunları ben uzaklardan bir yabancıyım ama yazdıklarınız çok değerli :)
Arkadaşlar,
YanıtlaSilLale ile ilgili her türlü şikayetlerinizi bana memnuniyetini bizzat kendisine iletin, bundan böyle kural böyle. Hatta kime kızıyorsanız, kimi düzeltmemi istiyorsanız bana bildirin, ben dünyayı tutan sarı öküzüm ve dahi ulular ulusuyum:))
Gülücük işareti koydum ama aslında çok canım sıkkın, konu isteğim dışında dallandı ve dillendi. Benim sona o notu koymaktaki amacım yazan adsız ve hadsiz kişiye ayar vermekti ama hata bende o tarz yazan bir kişi ince ayardan anlamaz, benim hassas arkadaşlarımın çoğu kendi üzerlerine alındı, sonra da iş açığa çıktı ister istemez. Yorumu silip konuyu kapatmak vardı ama insan her zaman akılcı düşünemiyor. Bu nedenle Lale senden özür diliyorum iş bu kerteye geldiği için ve kucaklayıp gidiyorum...
Kendini bilmezler yüzünden canınızı sıkmayın Lale Hanım, değmez böyle tiplere...
YanıtlaSilSiz bildiğiniz gibi devam edin, kimse okumasa ben yine okurum :)
aman Lale abla gül geç :):) Adı üstünde adsız ne kendine ne kendi fikrine değer vermiyor ki adını bile yazmıyor. biz neden takalım ki :)
YanıtlaSilSon sözünüz herşeyi söylemiş zaten...
YanıtlaSilBiz hayatımızdan memnunuz, yazmaya, söylemeye, herşeye olduğunuz gibi devam edin, biz sizi seviyor ve sıkı takip ediyoruz, edeceğiz de...
Kimsenin kimseye ahkam kesmeye hakkı yok, beğenmeyenin ne işi var o zaman bu sayfalarda, di mi ama?
Ne tuhaflık?
YanıtlaSilNe hâd?
Ne cüret?
BİLİNMEZ.
Bizim bildiklerimiz, bizim kabullerimiz, bizim seçimlerimiz bize. Bundan da kime me?
BİLİNMEZ.
Bildiğim birşey var, sayfanda olmak beni her zaman mutlu etti. Şimdi bu arkadaş beni de mutlu oldum diye mi uyaracak yani?
PES.
Devam Lale Ablam.
:)) Güzel bir cevap olmuş,ben seni seviyorum onu diyecektim de ;)) öpüyorum.Asis
YanıtlaSilAy çok güldüm senin blogu aynen kopyalayıp yazana, bir de Leylak Dalı'na şikayet edene, öğretmen ya ona şikayet etmiş : D
YanıtlaSilAnam anam anam ben yokken neler olmuş:))
YanıtlaSilBahçe duvarları.... Anlayana...
En güzel cevabı da vermişsin ağzına kalemine yüreğine sağlık...
Lale hanımcım... Biz hiçbirimiz edebiyatçı değiliz. Biz içimizden geldiği gibi yazıyoruz, konuşuyoruz paylaşıyoruz. İster konuşma dilinde yazarız, ister düşünme dilinde, ister yazı dilinde... İster ki'yi -de -da yı ayrı yazarız, ister bitişik... burası İngiliz kraliyet sarayı değil, protoköl yok... bence o kişi haddini bilememiş, blog dünyasına farklı bir pencereden bakmış. Çeşit çeşit blogcular var. Herkes aynı düzende olamaz ki..Bence sizi çok fazla takip etmeden, tanımadan bu yazıyı yazmış...
YanıtlaSilcanım ben geldim
YanıtlaSilüye olma yeri nerde
çok hoş paylaşım
muhabbetle kal.
:)