Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

26 Kasım 2010 Cuma

Sabah uyandığımda yerler sılaktı maa yağmur yağmıyordu, bir kaç gündür böyle... gece yağıyor gündüz hava güzel...

Dün Okey grubumla buluştuk... Çoktandır iyi olmadığım kadar iyiydim. Hastaneye gideceğimiz için eve erken döndüm... Baktım baya arken dönmüşüm bari kızların sevdiği bir yemeği yapayım dedim... Nazlı eve gayet keyifli geldi, hatta alış veriş falanda yapmıştı am ben yemeği hazırlayana kadar yemek yiyemeyecek kadar hasta oldu... Mide bulantısı bir üşüme hali falan, bu gün kalkınca aynı durum devam edince okula gidemedi...

Akşam hastane dönüşü her perşembe olduğu gibi iki diziyi üst üste çaktım yine... Fatmagül ve Türkan..Sonrada uzun bir zaman dilimi süresince kitabımı okudum.Pedal Çeviren Kadınlar, azınlık olarak yaşarken uluslar arası çalkantılardan orada birlikte yaşayan insanların nasıl etkilendiğini gösteren bir kitap... Bu bir yıl öncesine kadar bizim o kadar iyi tanıdığımız bir olguydu ki... Nazlı Musevi okulunda çalışırken; Türkiye ile İsrail arasındaki en ufak bir durumdan değil Onlar bizim ev bile çok etkilenirdi... Artık Türkiye- İsrail politikası izler olmuştuk evcek. Ama bilinse ki birlikte yaşadığımız bu insanlar nasıl zenginleştirir ruhumuzu... Şükürler olsun ki, Kocamın ve Benim yaşadığımız bu zengin ortamı Çocuklarımızda yaşadı gördü tanıdı. Racheller, Agoplar, Mariler, Arusiyaklar, Nikiler bizim kadar bizden kısaca Biz...Kitabı okurken kah Ordu Zaferi Milli mahallesindeyim, kah burada... Sınıf arkadaşlarımı, mahalle komşularımızı... Sıranuş Teyzeyi, Varsen teyzeyi, Süren Amacayı, Mihran Abiyi, Vilma'yı, Zıvart'ı anıyorum... Bana Hababam Sınıfını ilk kez okutan Kuvar Teyzeyi minnetle anıyorum...

Bu hafta üç film izledim birisi Wicker Park ,Film flashbacklerle desteklenmiş ki böyle filmleri de kitapları da severim.

Şikago’nun Wicker Park bölgesinde yaşayan Matthew bir gün çalıştığı işyerinin penceresinden karşı kaldırımda en yakın arkadaşı Luke’a ait ayakkabı dükkânının vitrinine bakan bir kız görür. Artık Matthew onunla tanışmak için her yolu deneyecektir ancak bu ilişkinin bütün yaşamını etkileyeceğinden haberi yoktur. Matthew ve Lisa birbirlerine aşık olurlar ve kader ağlarını örmeye başlar.

İkinci film Yönetmeni Lukas Moodysson'u bir anda uluslararası arenada üne kavuşturan "Sev Beni" seyircinin büyük coşkusu ile karşılanmış, dünyanın dört bir yanından ödüllere boğulmuş.Cd nin arka tanıtım bölümünde İzleyicisine günler boyunca yüzünden silinmeyecek bir gülümseme bırakmayı vaad eden "Sev Beni"de yönetmen Moodysson küçük bir kasabada, dar kalıplar altında yaşayan karakterlerin öykülerini sürükleyici ve içten bir dille anlatıyor, yazıyor...



FİLMİN KONUSU:

Agnes ve Elin, İsveç’te Åmål isimli küçük kasabada yaşayan iki genç kızdır. Rahat, sempatik ve popüler bir kız olan Elin’in aksine depresif Agnes’in pek arkadaşı yoktur. Gizliden gizliye Elin’den hoşlanan Agn bunu ifade etmenin bir yolunu bulamadıkça daha da mutsuz olmakta ve içine kapanmaktadır.

Şimdi burada kesmek zorundayım çünkü Digtürk kablomuz değişecek servis geldi, Kızıma cıktı falan filan...

4 yorum:

  1. Nazlı'ya geçmiş olsun..Ben lisedeyken okulda ve bizim sınıfta ermeni rum yahudi arkadaşlar vardı.Gayet güzel yaşayıp gidiyorduk.Yalnız bir anım var kızın biri (türk)birtanesine gavur demiş artık neden bilmiyorum.Öyle güzel ona cevap verdiki hiç unutmam :sen gavurun anlamını bilmiyorsun benim bir dinim var..zaten bu kelimeyi hiç kullanmamıştım o günden sonra sevmem ve kullananada kızarım ikaz ederim.Yani ırkımız,dilimiz,kültürümüz dinimiz ne farkederki önemli olan birbirimizin ruhuna kattığımız zenginliklerdir,dediğin gibi...işe geç kalıyorummm ;) öptümmmm.

    YanıtlaSil
  2. Lalecim,
    Önce ameliyat olan yakınınıza sonra da Naziş'e geçmiş olsun diyorum. En kısa zamanda ayağa kalkarlar inşallah.
    O bahsettiğin zenginlikleri çocukluğunda çokca yaşamış biri olarak giderek sayılarının azalmasına üzülenlerden biriyim. Dünya kocaman, hayat güzel, nedir ki paylaşılmayan.
    Çok öptüm seni canım...

    YanıtlaSil
  3. Ben de azınlık dediğimiz insanlarla büyüdüm hatta onlara azınlık dendiğini nice sonra öğrendim.
    Sofi, Mary, Silva, Tanya çocuklkuk arkadaşlarımdı.
    Bu yüzden ilk fırsatta okuyacağım "Pedal Çeviren Kadınlar" ı Lale'cim.
    Fİlmlere gelince hep listeliyorum ama bu aralar izleyemiyorum nedense.
    Antalaya da bu gün hatta şu sıralarda bile yağmurdan nasibini aldı, öyle keyifliyim ki yağmura doyamadım ama umarım kimseye zarar vermez bu yağmurlar.
    Sevgiyle kal canım...

    YanıtlaSil
  4. Lale Ablacım o yağmurları gönderdiniz buralara güneşli güneşli oturun ööyle:))
    Nazlıya geçmiş olsun dileklerimizi ilet lütfen...ben de hiç birşeyden çekmedim şu midemden çektiğim kadar..

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))