Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

12 Mart 2008 Çarşamba

ne yaptık ne ettik

sanki yıllardır yazmamış gibiyim. Bu ara bi sürü şey yaptım. Bir Nişantaşı, bir Beyoğlu-taksim, bolca yemek, biraz kitap, biraz tv , biraz misafir ağırlama.Günler geçmiş.
Bu gün şunu yaptım bunu yaptım yerine bir yazıdan söz etmek istiyorum.Aslında okuyalı bir kaç gün oldu. Ama sizinle paylaşmadan edemedim. Yazı Vatan Gazetesi yazarlarından DR.Ümit Yazman'a ait. Diyor ki Ümit Yazman
,Ruhumuzun da, vücudumuz gibi elde edip aldıklarını sindirmeye ihtiyacı vardır. Alınanlar, elde edilenler sindirilebiliyorsa, yararlı ve gerekli bölümlışına atarız. Sahip olduklarımızı ortaya koyuş şeklimizi belirleyen ruhumuzun sindirim sistemidir. Sindirimde problem yaşanmaya başladığı an bir dizi bulgu kendini göstermeye başlar. Bu öyle bir problemdir ki, kim olduğumuz veya ne iş yaptığımızın hiçbir önemi yoktur. Sokaktaki Emine Teyze’den büyük güce sahip bir politikacıya; bakkal Ekrem Efendi’den anlı şanlı bir köşe yazarına; komşunun küçük kızı Nebahat’tan şöhretli bir sanatçıya dek herkesi etkisi altına alıverir.Ruhun sindirim sistemindeki aksaklığın ilk belirtisi, kendini sürekli gösterme ve kabul ettirme uğraşıdır. Ne olduğumuzu, neye sahip olduğumuzu, nasıl bir gücü idare edebildiğimizi direkt veya dolaylı mesajlarla başkalarının gözüne sokmaya çalışırız. Prestijimiz çok önemlidir. Sürekli bir statü arayışı hali hakimdir. Statümüzü vurgulamayı, gücümüzü başka insanların gözüne batırmayı severiz. Gücümüzü ve bağlantılarımızı küçük mesajlarla anlaşılır hale getirme uğraşında oluruz. Bu kimseler kendilerine saygı duyulması ile kendilerine ayrıcalık gösterilmesi arasındaki farkı kavramakta yetersizdir. Saygı görmeyi, ayrıcalık görmekle karıştırırlar.
yazının sonu da şöyle bitiyor Zenginliği belirleyen, nelere sahip olduğumuz değil, onları ne kadar sindirebildiğimizdir. Çünkü zenginlik sadece ruhta olursa zenginliktir, ötesi sadece statü arayışı peşinde harcanan hayatlardır.
.Yazıyı daha detaylı biçimde de okumak isterseniz ki okuyun bence.Görün etrafınızda ne kadar sindirimi bozuk ruh olduğunu. Ümit Yazman ismine tıklayın ve yazının tamamına ulaşın.
İkinci sözünü edeceğim şeyse, Nalandan gelen bir mail. Bu da görsel anlamda bir şölen.İzleyince İstanbulda yaşadığım için bir kez daha mutlu oldum. O ışığı yanan evlerden biri benim evim, o vapurlardan birinde ben olabilirim, Beyoğlu- İstiklaldeki kalabalığın içinde acaba ben varmıyım. Ve iki üç adım yürüsem Kız Kulesi.Eşlik eden müzik ise ayrıca kulaklara ziyafet. Alın işte onun linkini de verdim http://www.ersineser.us/.
yani hem ruhunuza , hem gözünüze hitap ettim bu gün. Bundan iyisi Şamda Kaysı.

13 yorum:

  1. kankiii,
    ne güzel bir yazı bir kaç kez okudum sahi,
    ruhun sindirim sistemi,
    hep var sindirimsiz rahatsız insanlar
    şişkinlik yapar bu bozukluk :))
    istanbul'u izlemeye gidiyorum
    görüşürüz
    öptüm seni

    YanıtlaSil
  2. Ben de İstanbul'u izlemekten geliyorum :) Oralarda yaşayasım geldi valla, inanılmaz bir çalışma olmuş. Yazı ise muhteşem. Sindirimsiz insanlar her yerde maalesef, mutsuzlukları da beraberlerinde geziyor. Yanaşmam ve istemem hayatımda, uzak olsunlar mümkünse; hoş, bazen kaçınılmaz oluyor aynı ortamı paylaşmak, en iyisi mümkün olduğunca uzak durmak. Oh be Lale Abla'cım. Besledin bugün bizi güzel yazılar, güzel görüntüler, güzel müzik. Sevgiler çok çok...

    YanıtlaSil
  3. yazıyı sonra okuyacağım..
    erken geldim çünkü..
    umut çocuklarının aç kalmasını
    yorumda bırakmak istemedim..

    salıdan gidersem de ..
    ki ihtimal ööle olur..
    beklerim ki
    lalemi
    hiç homurdanmam..
    bi de..
    ben zaten yatar..
    düzgün yatakta..
    aman nefesimi..
    kontrol etme
    çok korkarım
    ataletin..........

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir yazı.
    İster istemez insan kendini sorgulamak ihtiyacı duyuyor,
    ben bu yanlışlığın neresinde durmaktayım acaba diye kendini seyretmeye, kendine bir yer bulmaya çalışıyor.
    Bu sindirememe durumu, hepimizde az çok var galiba?
    Biraz daha çeki düzen vermeliyiz dunyaya bakış açımıza...

    İstanbul şiirlerine ve yazılarına gelince...
    Aslında,
    hiç sevmem İstanbul'u...
    6 yıl yaşadım orada, hatta bir de evim var ama, tercih et deseler, en son yaşamak isteyeceğim şehirdir.
    bakmayın şiirlerde,şarkılarda,yazılarda övdüğümüze,methiyeler dizdiğimize...
    Kucağında ne çirkinlikler yeşerdiğini de iyi biliriz.
    Sevdaların şehri olduğu kadar,
    kahpeliklerin, darağcına çekilen masum sevdaların şehridir de aynı zamanda.
    İlginçtir İstanbul...
    Seveni çoktur...Sevmeyeni de...

    YanıtlaSil
  5. Bir çok kişinin işyerinde ,duvarında masasında nice yazı görürüm.Güzel sözler,güzel konuşmalar...
    İsterim ki,pratik yaşama aktarıla bilsin ve kendi yazılarımızı kendi yaşamımızdan , diğer yaşamlara aktaralım.Gönül bu istiyor işte:))
    Saygılarımla efendim.

    YanıtlaSil
  6. merhaba lale...
    dr.umit guzel yorumlamis...gucu...zenginligi...elindekini sindirmek zor ama bir o kadarda onemli....yapabilirsen zaten kendini gerceklestirmiss olmmuyormusun..??
    kendini gerceklestirmis insanlara diyorummmm we kocaman opup kaciyorum...
    kolay gele laleminnnn bahcesiii

    badkitty

    YanıtlaSil
  7. zaman bi hanceri bağrımıza saplar gibi anımsatıyorr unuttuğum sandığımız her şeyi

    söyle yahu ne yapmalı şimdi

    :)

    YanıtlaSil
  8. İstanbulu izlemek senle,gözü kapalı değil ama gülmekten yaş gelsin gözlerimizden:)
    Gitmeden hoşçakal demek istedim...dönünce görüşmek üzere...
    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  9. Laleciğim,İstanbul harika bu gidişle sen bana İstanbulu sevdireceksin...İyisin değil mi?

    YanıtlaSil
  10. kankiii,
    iatanbul süper
    ne şanslısın dünyanın en güzel kentinde yaşıyorsun
    gerçi beni korkutuyor orada yaşamak
    ben gezmeye gelmeyi seviyorum :))
    öptüm seni

    YanıtlaSil
  11. İçine sinmeyen, kendine yakıştıramadığın ortamda fazla kamayacaksın bence. Sonrasnda kalıcı etki yaratarak, hatta bağışıklık sistemini devreye sokarak kendine katar seni de ve istemeden üzerine aldığın bu yükü ne kendine katabilir ne de sindirebilirsin gereğince. Sonrası güvensizlik ve ispattır sadece. Yani bence...
    İyi haftasonları Lale ablamm:))

    YanıtlaSil
  12. İstanbul videosu muhteşem. İstanbul2da yaşamdım ama bol bol gezdim, gezilesi görülesi bir şehir.
    Ruhun sindirimi yazısı bana babacığımın benzer sözlerini hatırlattı, bu kadar güzel cümlelerle değil ama özünde biz çocuklarına her zaman anlatmaya çalıştığı bir şeydi. Böyle insanlar kendi mutsuzluklarıyla bizi de mutsuzluğa itiyorlar.

    YanıtlaSil
  13. ruhlara gözlere hitap eden yazı:)))))
    ilginç ben bilmeden hep hazımsız kelimesini kullanırdım, insanlar için statü peşinde koşanlar için:))
    ama ne yazıkki bazende statünün karşındakinin gözüne sokulması gerektiği durumları da gördüm. bu idare zor iş sen hazmetsen toplumhazetmemiş dedim ya zor zanaat diye...

    sevgilerimle

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))