Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

20 Şubat 2013 Çarşamba

Barbara ile kısır partisi

Bugün de evdeydik Elhamdülillah...

Tek başıma kısırlı mısırlı,filmli partiler mi? yapmadım...Öğle uykuları mı? uyumadım...Hepsini yaptım şükürler olsun.

Akşamdan bi dünya plan yaptık. Beykoz vapuruna binip Beykoz Korusu içindeki  köşke gitmeler yoksa çoktandır o taraflara gitmedik Pendik sahili de olabilir demeler. Sabah dipçik gibi, zıpkın gibi kalktım.Saat 0.5.30 da:)Kızları güle oynaya gönderdim. Yeşil çayımı, Türk kahvemi içtim. Biraz kitap okuyayım dedim aman bi uyku  bi uyku bastırsın  saat dokuza doğru yatağa kendimi zor attım. Görümcem, mercimekli köfte tarifi için aramasa saat 11 de akşam edecektim. yeniden çay kahve faslı ama yok,kafa olmuş bi sepet. hava da tatız zaten. Hadi bugün de evde oturayım dedim.

Depresüf Ayu, sabahın yedi buçuğunda canımı kısır çektirmişti. Tam da onu tarfiyle kendime bir çay bardağı kısırlık bulgurdan kısır yaptım. Şahane oldu...Aklıma gelmişken, kalabalık bir gruba kısır yaparken acep ölçü nasıl olsa diye düşünürüz ya ben kişi başı bir çay bardağı kısırlık ya da köftelik bulgur olarak hesaplıyorum. Artmıyor, eksik gelmiyor,tam karar ölçü...





Kısırımı yaptım,çayımı demledim,filmimi  izledim...Film yine Avrupa sinemasından...Barbara....1980 yılında Almanya'da geçen son derece politik bir film...Berlin film festivalinde en iyi yönetmen ödülü almış. Eleşetirmenler ''İnsani, zeki ve seyircisinin zekasına da saygı duyan bir yapım.'' demişler. Barbara bir doktor, tek arzusu batıya gitmek bu yüzden de küçük bir kasabaya sürgün gönderiliyor. Burada da yaptığı kaçma hazırlıkları ama bunun yanında da  doktorluğunu unutmadan verdiği insani çabalar var...Kısaca filmde gitmek mi? zor kalmak mı? zor ikilemi var diyeyim siz anlayın gari...Ama bu filmi de gözden kaçırmayın derim...





Kitabım ''Kızarmış Palamutuun Kokusu'' biliyorsunuz daha ilk sayfalardan beni içine aldı,önüne kattı... İki iyi kitabı üst üste yakalamanın keyfini sürüyorum...İnsanın geçmişinden gelen bir koku ,insanı gelecekten alıp birdenbire nasıl geçmişe atar işte böyle şeyler var...Engin Gençtan anı zamanda bir psikiyatrist...Mesleğinin kitaba çok katkısı olduğu gözle görülebiliyor....


Bugünlük de bu kada

8 yorum:

  1. Uyku ile uyanıklık arası hasta modu :) arada sağa sola göz ucuyla bakmaca ;) durumlarındayım. Kısırda ölçümüz aynıymış ;) gitmek mi zor ? Kalmak mı ? İyi bildiğim bir duygu.. Öperim...

    YanıtlaSil
  2. Lalecim afiyet olsun. Vallaha tek başıma bile olsam yapacam demiştin, yapmışsın :)

    Mutfak konusunda benzeşiyoruz sanırım. Benim de canım bir şeyi çekerse, tek başımayken bile ve de saatin kaç olduğunu falan düşünmeden gider yaparım :)

    YanıtlaSil
  3. Kısırda maydanoz vardı bu yüzden sadece filmi alıyorum :)
    Ece

    YanıtlaSil
  4. Abla bizimde akşamın onunda canımızı kısır çektirdin valla kızlar baskı yapıyor kurtulamıycam sanırsam:))

    YanıtlaSil
  5. Bugün benim menüde de kısır vardı yanında börek ve çay, malum eve geç gelince en kolayı;)

    YanıtlaSil
  6. Kısıra bayılırım. Fakat ben kitaba taktım! Bende bu koku olayı çok olur. Bir zaman tünelinden geçmiş gibi olurum, bazı şeyler dilimin ucundadır; hatırlamak üzereyimdir falan... orada tıkanır kalırım. Bazen içime bir korku yerleşir, bazen de mutluluk. Ama devamı yok!Çok gıcık bir durum:)

    YanıtlaSil
  7. Beyaz Zambak o zaman kitap tam sizlik

    YanıtlaSil
  8. Kısır en sevdiğim şey!
    Engin Gençtan ın İnsan Olmak kitabını okumuştum deneme tarzında çok başarılı bulmuştum o kadar çok yerin altını çizmiştim ki...
    Bu kitabını da merak ediyordum demek ki güzelmiş,iyi okumalar:)

    YanıtlaSil

içinizden geldiği gibi yorumlayın ama unutmayın ki keser döner sap döner gün gelir hesap döner:))