Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Temmuz 2015 Cuma

Kanlıca'nın yoğurdu Bayramın kokusu :)

Canım blog ya ben ne kadar mahcubum sana ve beni buradan takip edenlere...
Ama bu ramazan bir rehavet içinde geçti...halbuki ilk göz ağrımsın...

Yazmadığım günlerde ne yaptığıma dair anlatacağım bir Kanlıca sefası  var ki gerçekten de çok eğlenceliydi...

Kanlıca sokaklarından görüntüler...Gamsegamse Mehmet'e poz verirken ,aralarında konuşurlarken, Kanlıca'nın  çiçeği böcüğü benim kadraja takılanlar. :)

 
Bunlar da bence Kanlıca'nin gerçek sahipleri olan hayvanlar...


kitap tezgahı bulur da dalmaz mıyım, dalar da Mehmet'e yakalanmaz mıyım ?  :)


Kanlıca dönüşü  Görümcem hadi iftarı biz de yapalım deyince ikiletmedik. :) mutfağa hep beraber dalıp yemekleri de yetiştirdik...

Bu da Dragos'da havuz sefamdan...
O kadar tenhaydı ki doya doya keyfini çıkarttık...

Öyle böyle ramazanı bitirdik...bu sene çok ara vere vere tutabildim...

Bugün bayramın ilk günüydü malum ama bizim misafirletimiz dün geceden başladı...Ordu'ya gidecek olan kuzenler erken bayram ziyareti yaptılar...
Bugün de kocamın kabilesinden bayamı İstanbul'dan geçiren bir küçük kuple  ziyaretimize geldi buna da şükür der  tatile gidenlere iyi tatiller dileriz. :)

Hepinizin bayramını kutlar bayram şenliğinde bayramlar dilerim...

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Söylenecek sözüm var çalınacak sazım var. :)

Yazmadığım günlerde ;
İstanbul dışından gelen kuzenim Ebru ile bir gün, Moda sokaklarında dolaştım...

Başka bir gün kuzen Ahmet bizi aldı ve Küçük Çekmece/ Kanarya mahallesinde kuş isimli sokaklarda kaybolduk...Aklımıza gelebilecek gelmeyecek her kuşun adını taşıyan  sokaktan geçtik de bir tek aradığımız Martı sokağı bulamadık...Navigasyonumuz bizi deli danalar gibi dolaştırdı ama ne gam biz kemençe eşliğinde Karadeniz türküleri  söyleye söyleye şehirde kaybolmanın tadını çıkardık...



Onun dışında serin  serin gecelerin keyfini kitap okumanın keyfini çıkarttım ve çok güzel kitaplar okudum okuyorum...
İlk kitap İlhami Algör'den ...kendine ait bir yazım dili olan ender yazarlardan...onun hınzır, muzip bir dili var...Kurduğu cümleler akılalmaz...kitabın adı bile bunu anlatmaya yeter...İKircikli Bİricik....hem de kuzenim Ebru'nun hediyesi...Herkesin uyuduğu bir sabah okuma odamdaki koltuğuma kuruldum ve okudum...arka kapağındaki cümleler çok güzel anlatmış kitabı...yalnızlığın, arayışın,bulma ümidinin,şehirlerin, caddelerin,şarkının ve şiirin romanı demiş...

İkinci kitabım Melek Dili/Dimitrie Dinev... Leylak Dalıcım tavsiye etmişti... Henüz daha yarısına bile gelmeden ben de hiç korkmadan tavsiye edebilirim rahatlıkla...Garcia'nın Yüzyıllık Yalnızlık romanındaki kadar olmasa da kalabalık soyağaçlarının olduğu arkadaki conda ise Bulgaristan politik hayatının bulunduğu  bir roman... 

Kızlar tatildeler artık gece geç yatmalar, sabah geç kalkmalar var bizim evde...Ne yazık ki oruca ara vermek zorunda kaldım, bir kaç gün ama pazartesi inşalah yeniden başlayacağım...Gözümdeki rahatsılık beni biraz zorladı, en sonunda önceki gün yeniden doktora gittim...evet bir sorunum var ve altı ayda bir takip edilecek... Doktorum okumanın, yazmanın  ya da izlemenin bununla hiç bir ilgisi olmadığını söyledi de evdekilerin dilinden  kurtuldum en azından...



Şimdiii bir de yemek tarifi vereyim hatta vermeyeyim siz gelip "Seferberlik Yemek Tarifleri" ne bakın... Yan taraftaki aşcı şapkalı fotoma tıklamal yeterli.
eğer sizin evde de bizim ev gibi ramazan gelince bayat pideler birikiyorsa; işte onları kırpıp kırpıp yıldız yapabilirsiniz. :)
Hayde gideyim artık söylenecek söz kalmadı gayrı. :)