Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

31 Ocak 2009 Cumartesi

evden , ordan burdan , bundan şundan

Ev deki hayat nihayet normale döndü. Kızların ikisi de bu akşam firari. Gece de dönmeyecekler. Biz karı-koca dizimizi seyrederiz , gazetelerimizi okuruz, ben bu gece biraz daha uzun kitap okuma seansı yaparım, internette biraz daha uzun takılırım.

Bu gün Cancan , Berfu ve Zuz bizdeydi. Cancan'ı görmeyeli neredeyse iki hafta olmuş. Hastalık durumundan tecritteydik. Akşama kadar parça pinçik ettik onu, kapanın elinde kaldı. Hiç de itirazı yok. Bu yoğun ilgiden oldukça memnun.Bütün gün çay masası ortada kaldı. Yeniden yeniden oturduk .



Bu günlerde ben yine köyümü özledim yaf. Resimdeki bu kadınları hele de. Bizim kuzenlerden birinin facebookunda bu resmi görünce hemen çaldım. Üçü kimbilir nereye gidip çektirmişler bu fotografı. Yüzlerindeki gülümseye bakarsanız hoş bir günde olmalılar. Ama mekan da garip bi mekan.Hatta bir başka kuzen de , anaaaa burası nere yav yazmış)). Telefon açıp sorucam. Onlarla denize karşı balkonda oturasım var, eskilerden konuşasım var. Onlara eski sevgililerini anlattırıp gülmekten ölesim var. Sabahları onlarla gıdıgıdı konuşa konuşa sabah kahvaltısı hazırlayasım var, yengemle sabahları sahilde yürüyüş yapasım var. Yürüyüşten gelince de dayımın siz çok kilo verdiniz hadi pidecide sabah kahvaltısı yapalım deyince , haydiii deyip peşine düşesim var. Bu resim de üçü var ama ben de bunlardan dört tane daha var hehehehe. İkisi yenge gerisi teyze. Sloganları incisiz çıkmam abi ve bana her renk yakışır. Sabah kavhesinin yanında bir sigara tellendirmek de vaz geçemedikleri huyları.

Biraz da gündem yapalım hadi. Gerçi bu gündeme artık benim yetişecek takatim kalmadı. Ayol hangi ülkede var bu kadar hızla değişen gündem. Sen bizim Aslan Başbakan git seçim kampanyasını Davosta başlatıver. Bak bak dar geliyor düğmelerrrr, de aman yıkılsın meyhanelerrrr.

Geçen akşam Nazlıyla birbirimize Almanya yenilince bizde yenilmiş olduk diyorduk. Gamze o neki dedi. Nası yani ya dedik, size öğretmediler mi. Yoooo dedi. Nazlı da - kızımmm sen nası bilmessin ya bu tarihi gerçeği dedi. ben şimdi bunu niye yazdım. he sanki benim yazdığım her şeyin bi gerekçesi var , buna da siz bi gerkçe bulun.

Ay benim bi dizim var, bir iki hafta oldu başlayalı. Melekler korusun, Hümeyra baş rolde. Çok da severim. Ama bir süt anne var orda. Biri senaristi dürtmeli diyorum. Geçen gün kocam- ben bu kadını döverim dedi. Valla benim kocam bile bunu dedi mi?? bu kadın dövülecek kıvamada demektir. Hümeyra desen güya anne panter rolünde ama sadece kendi kızına , diğer iki öğrenci kız karakteri var onlara etmediğini koymuyor. Ayyyy öyle absürd şeyler oluyor ki , bunlar bizi deniyor diyorum ya, ne kadar saçmalığa dayanabileceğimizi test ediyorlar.

Dizi deyince Elveda Rumeliyi tek geçerim. Heee gelelim kitap olayına elimdeki kitap Sineklerin Tanrısı. Kitap iki kez sinemaya aktarılmış.Aslına bakarsanız pek tarzım değil. Ama edebiyat dünyasında önemli bir yeri olan bir kitap olma özelliği var. Ben kitabını okuduğum fimlerde acaip hayal kırıklığına uğramışımdır hep , bunun filmini merak ediyorum okudukça..Mesela Angela'nın Küllerinin filmini izledim ,ama bu seferde ters köşe oldu, bu kadar sert bir filmin kitabını okuma cesaretini gösteremedim. Çünkü o filmin her karesinde yeniden yeniden insanlığı sorguladım ve çok düşündüm o filmden sonra.



Sineklerin Tanrısı, Liderlik savaşının insanların doğal yapısında olduğunu ve bunu kazanmak içinde dost kazanma ve düşman kaybetme (gerekirse yok etme) yöntemlerini uygulamasını gösteren bir roman. Gruplaşmaların temelinde insanın en derinlerinde saklı pırıltıları ve kötülükleri meydana çıkarma uğraşındaki insanları betimliyor.Kaynak Vikipedi

Bu gecelik bu kadar muhabbet yeter kanımca hadi pazarola hayrola