Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

17 Nisan 2008 Perşembe

bi garip yazı

haftanın sonuna doğru gelmişiz. E gelmişiz de noolmuş diyenler vardır elbette. Yok bir şey olduğu gelmişiz işte.

Bu yazıyı neden yazmaya kalktığımı bile bilmiyorum. Sanki yazacak bir şey yok gibi. Bizim ev aynı Gamsegamsenin sınavları bitmedi daha. Kağıtlar içinde yüzmeye devam ediyoruz. Ders çalışma alanı sadece odası ile sınırlı olmadığından , hep birlikte sınav havasındayız. En sevdiği çalışma alanı, bizim yatak odasında , ayaklar kalorifer peteğine dayalı , tv açık . Benim annemin bir huyu vardı. Ortada gördüğü tüm kağıtları atardı. Çok çalışma kağıdım gitmiştir böyle.

Kitap okuma modumdan çıktım bu ara. Geyikler Annem Almanya yı okuyorum. Kısa hikayelerden oluşuyor.

Dünkü haberler de izlediniz mi, Başbakan bir kaç saat ortadan kaybolmuş. The Eagle Has Landed 'ı izledi galiba dedim. Size de bir şey söylemeye gelmez. Şimdi o ne dersiniz.Jack Higgins’in çok satan romanından uyarlanmış bir film. Hiç anlatasım yok valla, sonra başka bir gün.

İki gündür evdeyim, hele dün saatlerce dolma sardım. Etli yaprak. Sararken de Ağustos Balinalarını izledim.Atilla Dorsay bu film için şöyle demiş!...

(Whales of August)- Yönetmeni ve hemen tüm oyuncuları ölmüş bir film için neler söyleyebilirsiniz? Hepsi çok sevdiğiniz isimlerse ve üstelik film görece olarak yakın tarihliyse? (1987). İngiliz Özgür Sinema akımının öncü ismi Lindsay Anderson'un bir oyundan uyarladığı film, Amerikan taşrasında yaşayan ve birbirlerine bakmakta zorlanan iki çok yaşlı kızkardeşin öyküsünü anlatıyor. Sessiz sinemada başlayıp üç çeyrek yüzyıl boyu çalışan unutulmaz Lillian Gish, dev oyuncu Bette Davis, korku filmleri üstadı Vincent Price, ayrıca Ann Sothern, Harry Carey gibi oyuncularıyla tam bir müze-film...
Dolmayla iyi gitti. Dolma bu gün için sarıldı. Akşam Balık yaptım onlara, ne kadar fırında olsun dediysem de Gasmecan ille de tava dedi. Yağsız tavada ızgara gibi yaptım. Nazlı masaya gelirken bere takmıştı. Hayrola dedim. Saçlarına balık kokusu sinermiş.
Bu gün de işte öyle bir gün , sevimsiz. Hava da öyle . Balkona diktiğim Laleler açmadı henüz. Habire yapraklanıp duruyor. Bu arada İstanbul laleler içinde yüzüyor. Kaç para harcandı aşamasını artık geçelim. Harcandı gitti , laleler açtı. keyfini çıkaralım bari. Hollanda bu laleye çok sahip çıkıyor, turizm gelirinin büyük kısmını da lalelerden elde ediyor ya. Hiç onların Lale Devri olmuş mu, Lale adında kızları olmuş mu, lale ye şiirler yazmışlar mı? hı