Hava da artık tam sevdiğim kıvamda... Geçen yıl uzun ve şahane bir sonbahar yaşamıştık, dilerim yine öyle olur.
Kitap okumada ramazanın etkisimiydi bilmiyorum çok ama çok yavaşlamıştım... Ramazanda bir buçuk kitap okumuşum... şansıma bu yılki kitaplarımın hepsi ansiklopedi gibiydi ama... İstanbul hatırası yanlış hatırlamıyorsam beşyüz küsur sayfa falandı... Lolipop Pabuçlarda hemen hemen öyle... Çikolata filmini izlediyseniz ya da kitabını okuduysanız bu kitap onun devamı... kitap kahramanlarıda aynı kişiler zaten... Her iki kitabı okurken yanınıza çikolata almayı unutmayın... Çikolata oynadığı zamanlarda , 15dk lık arada standtlarda hiç çikolata kamamıştı.
.Diziler tam gaz başladı... Ezel izlemeyi bırakmıştım ama Kıvanç Tatlıtuğ'un hatırına tekrar dönebilirim gibi:))Ben TRT1in mahalle dizilerini izlemeye kararlıyım bu yıl bakalım...Ha bir de Deli Saraylı var... yıllar sınra yeniden Perran Kutman...
"Çikolata" filmi, kırmızı pelerinlere sarılmış bekar bir anneyle kızının küçük bir kasabaya gelmesiyle başlıyor.
Ana - kız, bağnaz kasabanın muhafazakar dünyasında, tam da büyük perhizin ortasında, nefis bir çikolata dükkanı açıyorlar.
Ahalinin önderleri önce kuşkuyla, giderek öfkeyle bakıyor onlara... Lakin dükkandan yayılan kakao kokusu öyle davetkar, öyle tahrik edici ki, bir süre sonra sabır taşları çatlıyor; mümin kasabalılar bu günah çağrısına uyup birer ikişer dükkana damlamaya başlıyor.
Ve kırmızı pelerinli cazip kadın, her gelen müşteriye, kendi damak zevkine, ruhu haline uygun bir çikolata armağan ederek, onların bilinçaltında saklı kalmış aşkı, coşkuyu, nefreti, şehveti ortaya çıkarıyor.
Şimdilik bu kadar hadi gittim ben.