Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

21 Mayıs 2009 Perşembe

Büyük Sürgün


21 mayis 1864, bu tarih belki de size hic birsey hatirlatmiyor. Siradan bir gün olarak geliyor. 21 mayis 1864 cerkezlerin büyük yas günüdür. Bizim büyük dedelerimiz ninelerimizin cocuk, yasli, hasta farketmezsizin katledildigi, ülkelerinden sürgüne zorlandigi o karanlik günlerin yas günüdür. Bir Çerkes esareti şerefsizlik addeder o yüzden bu sürgünü kabul etmiştir. Yoksa Rusyanın çeşitli yerlerinde esarete zorlanacaklardı.

Babannem onlardan biriydi. Laciverte çalan masmavi gözleri vardı. Kimse adını bile bilmezdi, O Çerkez Gelindi, Çerkez Yengeydi, Çerkez Teyzeydi. Kendi kökeninden olmayan üstelikte dedem gibi baskın karakterli biriyle evli olduğundan kendi geleneklerini pek yaşatamadı. Herkesin gönlünü hoş tutmaya çalışan çok nazik biriydi. Anneme Gelin Hanım diye hitap ederdi mesela. Dedeme de soy ismiyle, hiç adını söylemezdi. Bize de isim ve soy ismimizle seslenirdi. O sert dedğim dedik Anneanenin yanında böyle bir Babaanne bana çok tuhaf gelirdi. Biz Çerkes yemeklerini , törelerini Bibi de gördük. Yani Babamın teyzesinde. O nüfusunun tamının Çerkeslerin oluşturduğu bir yerde yaşıyordu çünkü. Babamın teyzeleri, dayıları kuzenleri hep orada yaşamaktaydılar. Başka yerde yaşayanlar ise tatillerde mutlaka burada toplanırlar yine. Babam sabahları bizi ''kız sen geldin Çerkesden, çok güzelsin herkesten '' türküsünü söyleyerek uyandırırdı. Sonra da benim kızları.

Nazlı çok ilgi duyuyor , sürekli köklerimizi araştırıyor. Dünyanın dört bir yanına dağılmış Çerkeslerle irtibata geçti , onlarla tanıştı. Babannemin ait olduğu boyu buldu, Çerkes dilini öğrenmeye çalışıyor. Ve bir gün mutlaka o toprakları gidip görmek istiyor. Dilerim bir gün hayalleri gerçek olur.