Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Tatil bitti

Dört günlük tatilden sonra kızlar okula şen şakrak gittiler... Sanırım nihayet gelebilen baharın da etkisi vardı... Aksine ben gözümü açamadım , tek gözümün altından baka kaldım... Gamse'nin hangi ceket daha iyi olur, bunun üstüne diye sorduğunu , Naziş'in nasıl güzel oldum mu diye sorduğunu hatırlıyorum yalnızca...Ama onları gördüm mü? tam emin değilim...Gece geç saatlere kadar kitap okudum... Murat Gülsoy'un ''Bu Filmin Kötü Adamı benim'' adlı kitabı... Murat Gülsoy ; kaçırdığım ama bundan sonra asla kaçırmayacağım yazarlardan ... Kitap hemen sardı sarmaladı beni... İç içe giden iki hikaye var... Kitabın baş kişisi bir yazar ve bir roman yazıyor... Yazdığı roman ile yaşadığı hayat o kadar iç içe ilerliyor ki bazen karıştırıyorum hangisi benim okuduğum roman, hangisi romandada yazılan roman:))
Murat Gülsoy'u TRT de yaptığı programda izledim bir kaç kez. Eski Türk filmlerini yorumluyor, filmlerden görüntülerle de destekliyor anlattıklarını mesela Anayurt Otelini konu aldığı programda ; filmi daha önce izlediğim halde neleri atladığımı gördüm... Biliyorsunuz benim kitap yorumlarım beğenip beğenmediğim şeklindedir. Aslında bayılıyorum o , cümleyi öğelerine ayırır gibi kitap yazıları yazanlara... Şunu demek istedi bunu demek istedi diye satır satır satır anlatanlara . Ama benim anladığım kendi anladığım. Belki yazar başka bir şey bile anlatmak istemiş olabilir:))
İkinci kitabım; Nil'in Kelebekleri... Zeya vermişti... Nil Karaibrahimgil'in tüm şarkılarına bayılırım. hatta kek yaparken O'nun şarkısını söylemeden yaptığım kek güzel bile olmaz... Çırptım çırptım karıştırdım, sana kek yaptıııımmmm diye bağırmam lazım bir.İlk Özgür Kız olarak tanımıştık. Ta, o zamandan beri izlerim kendisini. Kitapta aynı kendi gibi, şarkıları gibi... Yatmadan önce bir bölüm okuyorum...Otururken elime alıp bir bölüm okuyorum... Ben sevdim kısaca...

Sabah kahvaltıdan sonra, evde temizlik faaliyeti başladı... Dört günlük tatilin ardından bana kalan bir savaş meydanıydı... Yemek namına da bir şey kalmamıştı...Önce temizlik yapıldı evde yer yerinden oynadı...masa örtülerine değin her şey değişti... Yemek için mutfağa girince önce akşamdan haşladığım kuru fasulyeden , pilaki pişirdim. Barbunya pilakinin aynısını kuru fasulyeden yapıyorum. Gamse bu şeklini seviyor. Havuçları ve soğanı kavrulurken hemen köfte yoğurdum dolaba attım... Yanına da pesto soslu makarna ve cacık var...Ama yarına da sabah kahvaltısına bile dışarda program var:)

Bu arada bir taraftan da Fatma Girik ile Berkant'ın Vuruldum Bir Kıza adlı filmini izliyorum. yan rollerde Deniz Erkanat ve Feridun Karakaya ve de Vahi Öz var...Fatma Girik bir köylü kzı.. nasıl çirkin... kapkara kaşlar demek ki sonradan güzelleşecek.Berkant'ın yanında çalışıyor. Berkant ve Deniz Erkanat gazinoda şarkıcı... Vahi Öz de gazino patronu...