Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

20 Kasım 2009 Cuma

Ördüğüm bere ekmek sepetimize çok şık bir örtü oldu baştan söyleyeyim . Kenarına oya bile yaptım. Kenarlarındanda renkli yünlerle bağladım. Yaratıcılıkta sınır tanımaz olduğumu bir kez daha ispatladım. Akşam bitiripte kafama takınca evdekiler gülme krizine girdi, kocam bir ara cılız bir sesle yakıştı bile dedi. Ama ekmek sepetinin içine yerleştirince abartılı bir şekilde çok güzel oldu dedi. Şimdi pazartesi Derya Baykal bir başlasın. Elimde yünlerim tığlarım ve şişlerimle oturup hemen yeni bir şeye başlayacağım.Ölmek var dönmek yok .Hep atkımı örücem ben ha bir de şal örneğim var örebildiğim. Yalova yazlık yıllarında, Babamın ortağının eşi öğretmişti. Kulaklarınız çınlasın Gülseren Yenge.

Dün gece dizi gecemdi. Aşk-ı Memnunun hemen ardından flaşh dizim Bir Bulut Olsam'ı izledim. Son karesinde işte burada bitsin dedim. Narin ve Serdar ilelebet orada yaşasın dedim. Sence de öyle değilmi Peren. Hep mutlu sonlar olsun. Herkes umduğunu bulsun hayatta, kimsenin emeği boşa gitmesin istiyorum. Şu kısacık dünyada.


Bu gün 10 gündür ilk kez dışarı çıktım. Kocamla yürüyerek Üsküdar'a indik. Hava çok güzeldi, ara ara soğuk rüzgar hissettim ama sesimi çıkarmadım. Nasıl özlemişim açık havayı. Baktık cuma pazarı kurulmuş biraz dolaştık. Anlayın işte kocam hatırım için pazara girdi ama bi baktım fırt diye dışardayız. Öyle bir yola sokmuşki beni sonu pazarın dışı:))). Sonra balık pazarına girdik, balık aldık. Akşama tereyağda domatesle buğulatılmış, fırında barbun var. İki kızda akşam yemeğinde evde olmayacaklar. Aa ben dün akşam yöresel takıldım keşkek pişirdim. Yapabilirmiyim yapamazmıyım derken valla yaptım şahane oldu. Naziş daha yerken - Anne tatilde hemen yeniden yap dedi. Nasıl mı yaptım. Keşkeklik buğdayı bir taşım kaynatıp altını söndürdüm. Bir kaç saat beklettim. Daha sonra kontrol ettiğimde sanki neredeyse pişmişti. Tencerenin dibine tereyağ koydum erittim. Babamın fırınlatıp getirdiği kuzu etlerini buzluğa paketleyip koymuştum. Onlardan bir paketini içine attım, 100 gr kadarda çemensiz pastırma koydum, kırmızı biber ilave ettim, birlikte soteledim. Üstüne buğdayı koydum. Ve bolca sıcak su koydum. Sanırım 1,5 saat daha pişirdim. Bizim keşkek kültürümüz yok mesela Annem hiç keşkek pişirmemiştir ama kocamın ailesinde dillere destan keşkekler pişer. Biz de yenen keşkek pilavımsı olur, bazı yörelerde ise çorba kıvamına yakın pişer. Yanında sadece salata yedik. Üstüne çay içtik . Akşam yemeğini saat 18.30 gibi falan yedik. Yoksa pişirmezdim. Çünkü genelde saat sekiz gibi falan yenir yemek bizim evde.


Şimdi az gidim ben , karıkoca bir çay molası verelim, sonra gelir belki devam ederim.

not. Beni izlemeye alanların çoğu blogcu değil. Nasıl merak ediyorum kendilerini beni neden okuduklarını falan. Okuyunca bi not yazsalar nasıl sevinirim.
Geçende beni okuyan Ordulular bir merhaba deseniz nasıl sevinirim yazmıştım. Bir kaç merhaba aldım, teşekkür ederim.Ama isimde yazsaydınız keşke :)))