2Bugün tam anlamiyle bir nostalji günüydü...Asıl amaç artık yılan hikayesine dönen diz hikayemin bir atraksiyonuydu...,Ataletim canım benimin-artık bu dizin MR ını görmek istiyorum deyip üstelik de bu işi organize etmesiydi...Görüntüleme merkezi de bizim eski mahalle olunca,yani yeni yetmelik,gençlik çağının semti Fındıkzade...Fındıkzade yıllarımı,Kızılelmalı anılarımı çok yazdım buralarda...
(Bizim ev...Köksal apartmanı...''S''si düşmüş)
Ben bugün lise yıllarıma, karı koca yeni tanıştığımız yıllara geri döndük sanki bugün...Neredeyse zıp zıpladık sokaklarda... Tanıdıklar hala aynı yerlerde oturuyorlar mı? acaba diye kapıların zillerini çalasımız geldi nerdeyse...
Ben beş yüz milyon birinci kez yeniden yeniden anlattım, Goralıdan sandviç istemelerimi, pencereye çıkardım da, bağırırdım da bi goralı bi ayran diye hemen gelirdi de:))Bir aya kalmadan Üsküdar'a şube açıyorlarmış. Malzemeyi biz vereceğiz,elemanları da yetiştiriyoruzaynısı olacak dediler.
Deniz ile bu yoldan sabahları konuşa konuşa kıyın kıyım yürürdük,okula giderken.
A bu pastane hala duruyo aaaaa, her boş derste koşardık buraya,şahane tavuk çorbaları yapardı... Nermin,Deniz, Yasemin ve Mübeccel ile bak bu sokaklardan inerdik Yenikapı,Samatya sahiline...
Bura bizim pastane değil miiii? bunu diyen kocam..Meşuuurrr Görgülü Pastanesi....Evlilik teklifi etmişti bana, düşün demişti de, ne düşüncem be demiştim:)))Romantizmde sınır tanımam böyle de biline...
Okul,,,Davut Paşa Lisesi... Son kalan tarihi binalardan...Kocam beni tam boy almaya çalışmış:))
Bizim semtte nostalji turu bitince yürüyerek Haseki'ye indik... Tramvaya binip Çemberlitaş'da halıcılık yapan Fatih'e uğradık. Fatih benim görümcemin oğlu, bizim kankamız olurlar karısı Meral ile birlikte... Çocuklarımız da hemen hemen yakın yaşlardalardırlar ve pek severler birbirlerini... Bizim yolumuz ne zaman o tarafa düşse öğle yemeğini birlikte yeriz ama bu kez tokuz çünkü Goralıları götürdük dedik...Sitem etti ama hadi kahveleri söyle dedik... Bir sohbet bir muhabbettt ooo saat kaç olmuş dedik kalktık.
Fatih'den ayrılınca vurduk Nur-u Osmaniye'den aşağıya... Pıt pıt indik Sultan Hamam'dan aşağıya...Aşağılara kadar inmiştik ki gelmişken Mercan'a da uğrayalım deyip bu kez gerisin geri Mercan yokuşunu tırmandık. Çantacıları görünce, aklıma çanta almak geldi... Ve üç kuruş pahalı olsun ama mutlaka kırmızı olsun deyip kendime kırmızı bir çanta aldım.
Tam yedi buçuk saat sokaklarda dolaşmaktan öyle yorulmuşuz ki kendimizi vapura dar attık ve çaylarımızı söyledik. Eve gelirken, pirinç ıslatın diye telefon açtım, Zuz ve Gamse evdeydi biz de yanına kızarmış tavuk aldık,Zuz da gardişim benim bi güzel salata yapmıştı, akşam yemeği de halloldu böylece....
Bu kada...