Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Aralık 2010 Salı

salı mırıltısı

Dün gece Keyif Evini bitirdim...İki kadeh kalecik karası eşliğinde:) Ne yalan söyleyeyim keyif keyif okudum... Ama eski klasiklerin o ağdalı tarzını, tadını bilmeyenler okumaya kalkmasınlar... Onca ismin içinde konuya odaklanma konusu var bir de...Ben okumasam olmazdı dedğim kitaplardan birini bitirdim... Ve kısa zamanda bir Balzac bir Austen kitabı okumaya karar verdim... Mesela Jane Austen'in Umut Parkını yeniden okuyabilir Funny'nin dünyasına yeniden dalabilirim...

Kitabım bitince neye başlayacağıma karar veremedim... Bu tür durumlarda hemen bir deneme kitabı alırım elime... bir kaç yazı okumak , hem bir önceki kitabın havasından çıkarır hem de bu arada değişik fikirlerle karşılaşma fırsatı verir... John Berger'den iki yazı okudum...Sonra iki kitap aldım yanıma yatağıma girdim, millet içerde Ezel seyrede dursun...Biri Semoşumun hediyesi Takunyalı Führer... çoktandır politik bir şey okumadığım için bunu seçtim...Diğeri Zaide Smith'in İmza Toplayan Adam... daha önce elime almış bırakmışım nedense... İki kitap arasında karar vermek için ikisinden de biraz okudum... İkiside ilginç geldi... Ama akşamları Takunyalı Führeri okumaya karar verip , İmza Toplayan Adamı yine öteledim...Kaderinde itilmek kakılmak var zavallının,alalı da epi bi zaman olmuş, araya hep öncelik tanınan kitaplar girmiş... Bu gün sadece ve sadece Firarperesti okuyacağım çünkü Gamse akşamları onu okuyor(muş)...Ne zaman görsem elinde kitabı tutuyor ama telefonda konuşuyor:)

Bu gün evci yazıldım yine... Dün dip köşe temizlik yapıldı o depresyonik halime iyi geldi... temizlenmek paklanmak... Bir kaç çeşit de yemek attım dolaba oraya buraya... bu gün yan gel Osman bi dönüm bostan zamanı o yüzden...ama yarın okeyciler buluşuyoruz

vee günün filmi...çay ...kahve ve eti cin eşliğinde izlendi... uzun zaman uğraştım bu film için, bakmadığım yer sormadığım kişi kalmamıştı kii bulunverdi...sonunda tüm çabalarıma değen bir film izledim ... Zeya İtalyancasını teklif etmişti ama biraz dil sorunu vardı:))) Film bizim Sinema Mucizedir filmi tadında...


Bu filmde mutlaka izleyiniz tavsiyesinde bulunacağım filmlerden biri...

FİLM BİLGİSİ

Tür : Dram / Romantik
Yönetmen : Giuseppe Tornatore
Senaryo : Giuseppe Tornatore , Vanna Paoli
Görüntü Yönetmeni : Blasco Giurato
Müzik : Ennio Morricone
Yapım : 1988, Fransa / İtalya , 123 dk.

Oyuncular

Jacques Perrin (Salvatore Toto Di Vita (Yetişkin)) , Marco Leonardi (Salvatore Toto Di Vita (Genç)) , Salvatore Cascio (Salvatore Toto Di Vita (Çocuk)) , Philippe Noiret (Alfredo) , Antonella Attili (Maria Di Vita (Genç)) , Pupella Maggio (Maria Di Vita (Yaşlı))

Artık ünlü bir yönetmen olmuş Salvatore, 30 yıl sonra bir arkadaşının öldüğü haberi üzerine doğduğu kasabaya geri döner. Kasabaya geldiğinde eski anıları canlanan Salvatore, Cinema Paradiso isimli sinemada projeksiyoncu olarak çalışan Alfred ile ilişkilerini hatırlar.

Küçük bir çocuk olan Salvatore, günlerini Alfred’in yanında geçirmekte, filmlerle ilgili konuşmakta ve Alfred’in sinema konusunda deneyim ve bilgilerinden yararlanmaktadır. Babacan tavırlarıyla Salvatore’nin hayatında önemli bir yere sahip olacak Alfred sayesinde sinemaya olan aşkını ve tutkusu keşfedecektir.

Sıcaklığı ve anlattığı yazlık sinema kültürüyle de Türk sinema kültürüne yakın bir noktada duran Giuseppe Tornatore’un başyapıtı Cennet Sineması, 1989 Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanmasının ardından Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı'nı da ülkesine götürmüştü.