Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

23 Ağustos 2016 Salı

Git artık ağustos

Çok sıcak bir ağustos ayı geçiriyoruz. Nemden boğuluyoruz desek yeridir. Dün baktım kirpiklerim bile ıslaktı. Klimayı sürekli nem almada çalıştırsak da  sürekli klimalı ortamda olmak bir süre sonra yoruyor beni.
Ağustos sıcak, ülke havası ondan yüz kat daha sıcak.İlk kez endişelendiğimi,umutsuzluğa kapıldığımı saklamaya gerek yok.Daha görmedik mi dibi diyorum bazen.

Ağustos ayının en güzel yanı  Özlem ile tanışmaktı. O yıllardır beni okuyormuş ama yüzyüze tanışmak harika oldu.  Zeya ile yas arkadaşlığı buluşturmuş onları dilerdim ki yaz arkadaşı olsunlar ama kaderin kimleri hangi frekanslarda buluşturacağı belli olmuyor. Üçümüz bir Büyükada gecesinde buluştuk. Çokça ağladık birlikte çokça güldük. Özlem eğer okuyorsan, birlikte ağlayabilenler çok daha sağlam dost olurlar bilmelisin. Bir daha ki buluşmamızın konusu sadece flmler,kitaplar ve yemeler içmeler olur inşallah.
Özlem bizi Adanın en sakin, en güzel manzaralı yerine götürdü. Ay ışığı  ve biz vardık bir tek ve sadece biz çağırdığımızda hatta arayıp bulduğumuzda gelen çalışanlar vardı :)



biz sohbete devam ettikçe gece iyice sardı bizi ve şahane yakamozlarda bize katıldı.
Umarım ve dilerim ki bir sonra ki buluşma bu kadar gecikmez.

Adaya gidişte ve dönüşte yalnız yolculuk yaptım. Denize bakarak birer saatten iki saat kendi iç sesimle konuşmak iyi geldi bana. Hatta kendi içime o kadar dalmıştım ki az kaldı geldim sanıp Kınalı Ada'da iniyordum ve bindiğim vapur son vapurdu :)

Ada gecesinin ertesi günü karı koca Anadolu Hisarı Sabancı Öğretmen Evi'ne gittik. Hem  Rumeli Hisarı'na karşı kahvelerimizi içtik hem de öğretmen evi kartlarımızı yeniledik.
Hayret ki hayret ben hiç fotoğraf çekmemişim  o gün. Bu fotoyu kocamın instagram hesabından yürüttüm :) Ama dürüstüm bakın orasını burasını kesip kendi fotom gibi yayınlamadım :)
Son zamanlarda okuduğum kitaplardan izlediğim filmlerden söz etmiyorum. İki çok güzel kitap okudum.
ilki Çocuk  Yasası... Çok beğendim.

Adam,17 yaşında ve lösemi hastası.Tedavisi için gerekli olan kan naklini dini inanışları nedeniyle reddetmekte.
Fiona, alanında en başarılı ve en ünlü hakim
Adam'ın kişisel haklarını çiğnemeden hayatını kurtaracak kararı nasıl verecek(mi).
İkinci kitap: Bir Solgun Adam/ Selçuk Baran

Yaşadığımız sürece,  hepimizin aklından hiç olmazsa bir kere  dahi olsa geçirdiği şeyi yapmaya cesaret eden bir adam Mehmet.  Ailesinin geçimini sağlayacak durumu sağladıktan sonra bavulunu alıp evden çıkan ve kimsenin onu tanımadığı bir yere gidip yerleşen  bir adam.Hayatını değiştirmeye kalkıp her türlü yeniliğe kapalı olan bir modern münzevi... Her gün okumaya alıştığı gazetenin artık çıkmayacağını öğrendiği gün tekrar hayatını değiştirmeye kalkar  ama yeniden çatı katındaki odasına döner.  Bu değiştirmeye kalkışması bana bilmem kaç kaloriye patladı ama:) Parkta rastladığı işcilerin öğle yemeğinde yedikleri ekmek arası helvayı bir anlattı pir anlattı. 
Filmim ise  İnatçılar adıyla oynamış bizde.
 cumartesi sabahının  kahvaltı eşlikçisiydi. 28 ödüllü bir İskandinav filmi.
2015 Cannes Belirli Bir Bakış Ödülü
2015 Transilvanya İzleyici Ödülü, Jüri Özel Ödülü
2015 Palic En İyi Film
2015 Zürih Film Festivali Altın Göz Ödülü

Gözlerden uzakta bir vadide iki kavgalı kardeş, Gummi ve Kiddi, yan yana çiftliklerde, nesillerdir ödüllü koyunlar yetiştirirler. Arazileri ortak, yaşantıları neredeyse aynı olmasına rağmen iki kardeş birbiriyle neredeyse 40 yıldır hiç konuşmamıştır. Kiddi’nin koyunları bulaşıcı bir hastalık yüzünden telef olmaya başlayınca, yetkililer mezradaki tüm hayvanları itlaf kararı alır. Elbette Gummi ve Kiddi, bu kadar kolay pes etmeyecek, en yakınlarını, yani koyunlarını kurtarmak için işbirliği yapmayı bile göze alacaklardır. Amansız İzlanda’nın nefes kesen manzarası ve Kuzeyli mizahıyla İnatçılar, İzlanda’nın Oscar adayı oldu.


.
Bu arada dolunay altında bir de kutlama yaptık. Bizim Cemo yani Cemre yani bizim kıvırcık salatamız 18 yaşına girdi ve aynı zamanda artık bir üniversite öğrencisi oldu.
Dolunay bile ona kıyak yaptı o gece şahaneydi doğrusu...





Ha sabahları bu ara ananaslı yeşil çay içiyorum, pek bi şahane tavsiye ederim.