Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

11 Haziran 2010 Cuma

Giderim , gitmem derken gidiyorum... Naziş aradı - Anne , akşama programın var- Gamsegamse geldi- üstümü değişeyim hemen , çıkıyorum- Koca da ortalarda yok , arkadaş muhabbetinde eeee ben ne duruyorum yav dedim... Karnıyarığı pişirmişim yanına da bir pilav çektim eh karnı acıkan yesin... Üstüne de su içsin. Ben soluğu Teyzem de alıcam şimdi... Kuzenlerde gelecek... Akşam Beyoğlu muhabbeti... sabah birlikte kahvaltı... Geç saatlere kadar otururuz... Tüm Ordu'dakileri arayıp kıskandırırız... Teyzemle birlikte mutfağa girip - Anne yemekleri pişiririz. Ben Gülden'le kesin iki posta takışırım:)) Çünkü O'bana yine bi şeyi yüz kere sorar. Fato , durmadan çay demler, Halil zile basar börek yaptınız mı? der. Teyzemle Annemden konuşup bi posta ağlaşırız... ama çokça da güleriz.
Bu resim , Eniştem hastalanmadan bir ya da iki ay önce çekilmiş. Onların aşkı İlkokulda başlamış. Aynı sınıftalarmış. Eniştem ben Ayşe ile evlenicem dermiş ta o zamanlar... Her ilk tanıştığı insana hemen bunu anlatırdı, Teyzem de çok kızardı. Birlikte diş ddoktoruna gitmişler. Dr Teyzemin dişiyle meşgulken , Eniştem bir taraftan da aşk hikayelerini anlatırmış. Teyzem bir geldi, sinir küpü, ay utandım, doktora ne, ne münasebetsiz bu adam diye söyleniyordu.
Neyse işte şimdilik gidiyorum ben... kendinize iyi bakın, iyi bir hafta sonu olsun...