Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

2 Ocak 2010 Cumartesi

dün bu gün işte


Yahşi Batı ile başlayayım , söze; ilk günü olduğu için her yer tıklım tıklımdı, sinemaya yakın oturmanın avantajını kullandık hehehehehe. Film güzeldi, ince esprileri vardı her zamanki gibi CMYLMZ'ın. Biraz güncel hayatı takip etmek, biraz tarih bilgisi gerektiren esprileri vardı. Çok gülmedim, ama sinema yıkıldı. Yanımdaki kız dizlerine vura vura gülüyordu. O' Recep İvedik 3 fragmanına da aynı şekilde güldü. Yani gülmeye endeksli gelmişti. Hep böyle tipleri bulur otururum yanına.O dizlerine vura vura güldü, ben sakin sakin çayımı içe içe izledim.( Gamse pek güler , sinemeda çay içmeme) Bu arada anladınız tabii, gözleriniz de aydın Recep İvedik üçlemiş . Sanırım düzine olmadan da bırakmaz. Çok haklı adam, ben olsam bende bırakmazdım. Film başlayana kadar dışarda salonda oturduk. Avatar yeri göğü inletiyordu. Bir ara görümcem korktu bile:)). Görümcem ve kızı ben ve kızım olarak gitmiştik sinemaya, kız muhabbeti yani.

Sonuç: Filmi beğendim. Kızılderililer gerçek kızılderili, kovboylar gerçek kovboy, kasabalar gerçek kasaba gibiydi. Kendimi bir iyi bir Amerikan filminde hissettim.


Sinema çıkışı önce D&R a girdik. Hepimiz birer kitap aldık. Ben kediliyaşam dan Hakan'ın sözünü ettiği ve çok merak ettiğim Kütüphane Kedisi Dewey'i aldım.



Lise yıllarında okuduğum
Her Gece Josephine den sonra bir kedinin bir kasaba üzerinde nasıl etki bıraktığını merak etmiştim. Josephine de bir köpekti.Mutlaka okumanızı öneririm. Mizahi dille bir köpeğin , insan yaşamında nasıl yer ettiğini anlatıyor. Mesela karı-koca boşanırken ilk konuştukları şey ; köpek kimde kalacak.


D&r dan sonra biraz da mağaza dolaştık. Sonra evlerimize dağıldık. Biz Gamsegamse ile gelirken kendimize ufak bir kokoreç partisi verdik. Saat 11'i geçmiş evdekiler merak etmiş, aradılar. Koştur koştur eve geldik. Biraz da tv izledik. Sonra okuma faslına geçtik hep birlikte.


Sabah kızların biyolojik saati artık erken uyanmaya ayarlı olduğundan , acıktık diye bağırıştılar. Hem de yatak keyfi yapmak istediler. Kocam yardım eder diye baktım, o da uyuyormuş takliti yapıp, çamura yattı. Her şeyi hazırladım, Gamse son rötuşları yaptı. Kahvaltımızı yaptık . Öğleden sonrada herkes dağıldı.

İki gündür yemek yapmıyorum. Bu gün mercimek çorbası yaptım sadece. Hala yılbaşı gecesi yemekleriyle idare ediyoruz:))))

Bir de öneri yapıp bu günkü yazı olayını sonlandıralım. Efenim bu öneri, saç dökülmesinden , saçının bakımsızlığından, yıpranmışlığından falanından filanından şikayet sedenler için. Denenmiş memnun kalınmış ve size öyle sunulmuştur:)))

Otacı bitkisel şaşmpuan alıyorsunuz. Bizimki dört yüz grlık( Türkçeye kazandırdığım yeni boyut, kısaltmalara ek takmak). Şampuanın içine 30 damla çam terebentin damlatıyorsunuz. Bu çam terebentin denilen zımbırtı en dandik aktarda bile var, bizi marketten aldık. Bizim marketin ayıptır sölemesi şahane bir aktar kısmı var:))). Evde damlalık yoksa bir tane alın eczaneden. Sonra şampuanı çalkalayın ve kullanın anacım. Krem bile istemeyecek saçınız ,boyalı saçta bile. Ammaaa ille de krem derseniz yine bitkisel krem alın, aynı markanın.

Hadi gittim ben.


Edith Piaf söylüyor padam padam