Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

19 Haziran 2013 Çarşamba

Son Tren Son Yolcu

Bugün Haydar Paşa Garında son trenin düdüğü çaldı,son yolcuları bindiler.Artık sadece Yeşilçam filmlerinde, resimlerde yaşayacak...İki yıllık yenilenme süreci sonucunda seferler artık Söğütlü Çeşmeden başlayacak.
Bugün biz karı koca,  son kez trene bindik Haydar Paşadan ve Pendik'e kadar gittik.Çocukluğunda, eline mayosunu alıp,trene atlayıp,Süreyya Plajına giden ,akşama kadar arkadaşlarıyla yüzüp,gülüp oynayıp eve dönen kocamın bu trenle anıları benden çok daha fazla...Biz ne de olsa karşının çocuğuyuz:)) Ne kadar Üsküdar doğumlu olsam da kader beni karşı kıyıya atmış...Karşı tarafın trenlerinin yolcusu olmuşum.

 Haydar Paşa Garının deniz tarafına açılan kapısı,Yeşilçam filmlerinde kahramanımız bu kapıdan çıkar ve ''yenicem seni İstanbul'' diye bağırır..





Pendik'de inince önce bir güzel karnımızı doyurduk bir de tatlıcıların çok oluşu dikkatimizi çekti,o kısmı en sona bıraktıkki ağız tadıyla ayrılalım oradan:)) Yemeğimizi yedikten sonra dost ziyaretleri yaptık. Hayrettin ve Faruk Kalafat kardeşler benim çocukluk arkadaşlarım deyin, kardeşlerim deyin  benim en eski tarihime tanıklık etmiş kişiler deyin,adını koymam imkansız. İki kardeşin iş yeri de orada olunca sırayla ziyaret ettik. Sürpriz ziyaretler olunca karşılaşmalar da çok coşkulu oldu tabi.  Kocama dedim ki; varsın,atlarım yatlarım katlarım olmasın, beni böyle sevinçle karşılayan dostlarım olsun bana yeter... Ailelerimiz arasında gelenekti, yılbaşı gecesi ayrı ayrı yerlerde olsak bile yeni yılın ilk ziyareti birbirimize olurdu. Saat kaç olursa olsun.  İşte biraz  eskilerden biraz yenilerden sohbet ettik ve biz dönüş yoluna geçtik.


Faruk'un kolleksiyonundan..


Bu arada tatlımızı unuttuk da sanmayın:)) Tatlımızı da yiyip,trenimize bindik. Haydar Paşa'ya gelince hemen garın önündeki çay bahçesine geçtik bir çay molası verdik.

 
İskeleye yanaşan vapurları görünce ah! Magissa bunların içinde olabilir dedim, aradım. Vapura yeni binmişmiş,onu bekledik ve birlikte biraz daha oturduk, sohbet ettik ve Onu da trene bindirip ,uğurladık.Ve bir devri kapattık. Umarım Haydar Paşa'nın kapıları bizlere kapanmayacak şekilde projelendirilir:)) kendi dediğime kendim gülüyorum ama....

"Zaman olmuştur ki
Yanar mor zambaklar buğulu gece lambaları
Bir katar kaybolur HAYDARPAŞA GARI'ndan
Bırakıp gümüş çığlıklarını tel tel ardında
Ağır ve cefakar bir marşandiz katarı
Kıvamlı bir sessizliğe batmış ıhlamurlar
Yalnız Kuzguncuk'taki yalıda
Karanlık bir gazelhan
Yanık yanık bir aşk-i bi-amani söyler..."

Attila İLHAN