Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

14 Ocak 2012 Cumartesi

Karlar düşer

Bu günün sürprizi ; pazartesi beklediğimiz karın bu gün yağmasıydı.Evde olmaya karar vermiştik ama yağan karı görünce Kadıköy'e gittik, Gamsegamse ile.Tutmadı ama öyle güzel yağdı ki lapa lapa...

İlk önce YKY'nin kitapçısına girdik.Burayı çok seviyoruz küçücük bir yer ama kitap çeşidi çok. Gamse hemen çocuk kitaplarına daldı. Öğrencilerine okumak için iki kitap aldı. Ben biraz bakındım
sonra iki aydır YKY'de ayın yazarı olan Fürüzan kitaplarına daldım. Anam Leylak Hatun neredeyse aş erdirdi bize... Kitapların hemen hemen ilk baskıları var bende ama 39.baskıyı da zevkle aldım. Fürüzan bence de tüm zamanların yazarı ama ne yazık ki artık yazmıyor. Gül Mevsimi ve Redife'ye güzellemeyi aldım.

Bir ara yemek yedik, bir kaç dükkana girdik çıktık.Alkım'a gittik,Kafka'da oturup çay içelim, biraz da Alkım'da bakınalım dedik ama hem Kahve Dünyası da Kafka kafe de tıklım tıklım doluıydu...Artık beni iyiden iyiye tanıyan garson kız ; sizin için ne yapabilirim acaba dedi durdu ama yapılacak bir şey yoktu. Biraz bakındık . Sonra hadi çayımızı da evde içelim dedik. Çıkar çıkmaz taksiye atladık .Taksiye binince bir rehavet çöktü,kar yoğunlaştı,taksinin radyosunda Kerim Tekin kar beyazdı ölümü söylerken, kar devam etse, böyle saatlerce yol alsak, radyoda ne kadar içinde kar geçen şarkı türkü varsa çalsa diye geçti içimden.Adamo, karlarrr düşer, düşer düşer ağlarım deseydi mesela...

Akşam , Keşanlı Ali'yi izledik, çay çorba faslı falan derken böyle işte ...
Bu gece Korkma Ben Varım ile vedalaşıyoruz. Okurken bir sürü notlar aldım,müzikler dinledim. Hep Murakami^yi andım.Konuşan birm kedi ile karşılaşınca ve alttan alttan müzik sesi gelince...Bu konuda ayrıca konuşacağız.

Şimdilik gittim ben

Bir kitap bir film


Dün izledgim film...Goethe'nin İlk Aşkı...Bu filmi Naziş ile sinemada izlemek istemiş ama fırsat bulamamıştık.İzledikten sonra keşke sinemada izleyebilmiş olsaydım dedim. Çünkü görsellik açısından da çok zengindi film.
Özetle Film, hem Alman ve dünya edebiyat tarihinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul gören Johann Wolfgang von Goethe'nin henüz genç bir hukuk öğrencisiyken kendisine ilham kaynağı olan aşkını baz alıp Genç Werther'in Acıları'nı yazma sürecini anlatır. Bu kitabı 25 yaşındayken altı haftada yazmış, kitap yayınlandıktan sonra bir intihar salgınına yol açtığı, Werther'in giydiği kıyafetlerin çok moda olduğu hatta Napolyon'un bu kitabı hiç yanından ayırmadığı söylenir.Kitap bir mektup roman şeklindedir. Dünya çapındaa ilgi uyandıran ilk Alman romanı olarak, Alman edebiyatında bir dönüm noktası olmuş.Romanın arka planının Goethe'nin gerçek yaşamına dayanması da kitabın etkisini artırmış.Yazarın içtenliğine bağlanan bu durum okuru da başka bir açıdan etkilemeyi başarmış. Sonuçda Goethe; karşılıksız aşkının acısına dayanamayarak intihar eden bir romantik kahraman hediye etmiş bize. Kitap yeniden basıldı haberiniz ola...

Film bu kitabı yazıp, meşhur olan Goethe'nin halk tarafından çılgınca karşılanması , ellerinde kitaplarıyla O'na koşması ve roman yazma isteğine kızıp onu hukuk eğitimi için zorlayan babasının herkese o benim oğlum O'nun adı Goethe...bu kitabı o yazdı demesiyle son buluyor hehehe Zuz kızacak filmin sonunu söyledim ama bu filmde önemli olan son değil, sona kadar gelen süreç. Zaten filmi izlerken acaba sonun da ne olacak diye bir duygunuz olmuyor.Olmuyor dedik yav,izleyin görün sonra da kitabı okuyun...Küçücük bir kitap zaten...

Çok film , kitap yazısı yazdım ama hiç bu kadar iç içe geçen kitap ve film olmamıştı. Kitap olan film değil, bir kitabın yazılma sürecine, doğumuna şahit olacağımız bir film ve kitabı okurken nasıl yazıldığını bileceğimiz bir kitap olmaları açısından kayda değer oldu diyorum:)

Bu cumartesi sabahından selam hepinize, İstanbul'da hava soğuk ve kapalı...Dün kü güneşli havadan eser yok.Bizim hafta sonu programımızda Cancan ile Çizmeli Kedi izlemek var.Filmde üç boyutluymuş. Bakalım o gözlükleri gözünde tutacak mı? Geçen haftayı çok hasta geçirdi. Telefon konuşmalarında çizmeli kediye gidecekmiyiz diye sordu devamlı.

Hepinize iyi hafta sonları...


ve en son güle güle Toros...güle güle Lefter

not:Rauf Denktaş^ın kod adıdır Toros...