Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Bartın BARTIN Bartın

Amasra tatilimizin şahane bir biçimde geçmesini sağlayan İlknur ve Eşi bizim için bir de Bartın programı yapmışlardı.İlknur'un Eşi Fatih Bey o kadar samimi içten teklif etti ki Bartın gezisini, hiç duraksamadan tamam dedik..

O gün Saat üçe kadar falan deniz programı yapıp sonrasında Bartın'a gittik ... Bartın- Amasra arası yarım saat falan sürüyor... İlknur ve Fatih Bey bizim için resmen bir Bartın seçkisi hazırlamışlardı... Önce Havacılar Lokalinde soluklandık soğuklandık sonra geziye başladık ...
İlk durağımız gerçekten de gönlüme hitab etti... Eski bir Rum yapısında olan Bartın Kütüphanesi... Ummadığım kadar kapsamlıydı... Tüm dergiler günü gününe takip ediliyor... Kadın -erkek-çocuk... tüm yeni çıkan kitaplar kütüphaneye alındığı gibi , okuyucuların isteklerine göre de kitap getirtiyorlarmış. Çok kapsamlı bir bilgisayar odası da vardı üstelik... Çalışanlar çok büyük bir incelikle bizi gezdirdiler kütüphane de.





Bartın'da Safranbolu kadar eski ev var ama çoğu bakımsızlıktan harap olmuş... Tesadfen belediyenin önünden geçerken içeri davet edildik ve yine tesadüf eseri eski evleri maket halinde yapan usta ve sanatçı Ahmet Güldür Bey de oradaydı , bize hem maketlerini, hem atölyesini hem de hangi resimlerden çalıştığını gösterdi... 1400 ev den sadece 70 tanesi yaşanabilir durumda kalmış.

Su terazisi... Hiç böyle olduğunu düşünmemiştim... İlknur da Bartın'a ilk gittiğinde bir yer sorduğunda terazinin yanında demişler o da araya araya teraziyi bulamamış:))) sonra O da benim gibi şaşırmış... Bartın'ın ünlü kavşak suyundan içtik buradan... Hafta da iki gün şehir şebekesine bu sudan veriliyormuş.


Çarşıda bu tarla aletlerini görünce biz çok şaşırdık ama Nazlı'ının bunların resmini çekmesine satıcı daha çok şaşırdı... Ünlü sobacılar çarşısıymış burası... her çeşit el yapımı soba satılıyordu.



Eski evlerin olduğu sokak bana nedense Büyükada^'yı hatırlattı... Çok güzel bir sokaktı burası da...Belediye Reisinin makam odasında olan Atatürkü'de Kocatepe'de gösteren yağlı boya tablo... Ressamın adını göremedik...Taşhan şimdi restoran olarak hizmet veriyor...
Bartın'a dair anlatılacak o kadar çok şey, o kadar çok resim varki görmenizi ,istediğim ama içinden çıkamadım yüzlerce resim çekmişiz... Mesela 55 yıldır kesintisiz hizmet veren Bartın Gazetesi var... Garılaaa pazarı var anlatılası görülesi... Yemyeşil Bartın Çayı var...
Bartın Çayı üstündeki tarihi köprü üstündeki levha








İlknur tüm bunlar yetmezmiş gibi kendi eliyle yaptığı Bartın'a özgü el sanatı tel kırma işi bu güzel örtüyle de tatilimize imzasını attı.
Ve Bartın gezisi akşam Melis ve Nil'in katılımıyla bu güzel akşam yemeğiyle sonlandı... Teşekkür ederiz Nil ve Melis'e gün boyu Annelerini ve Babalarını bize mihmandarlık için ödünç verdikleri için... Akşam yemeğimizi güzelleştirdiler renk neşe kattılar.

Bartın bitti sanıyorsanız aldanırsınız başlıbaşına yazı konusu olacak Samancıoğlu Konağı Müzesi var:))Ama araya bir Leylak Dalı yazısı girecek:)) çünkü bir iki gündür İstanbulda Leylak Dalı fırtınası var ve bu gün rüzgar onu bizim eve attı...