Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

7 Şubat 2012 Salı

ben bugün, ben dün ..taze taze diyetisyen haberleri ile düzenlendi:)

İki günlük aradan sonra kış yine evine geri döndü...Böyle deyince aklıma Kürşat Başar'ın Kış İkindisinin Evinde adlı kitabı geldi. Uykusuz bir gecede Zuz'un evinde; O'nun kitaplığında bulup okumuştum. Zehir tadında bir kitaptı hatırladığım kadariyle. İlk kitabıydı ve Haldun Taner ödülü almıştı. Geriye uzun uzun döndüğümde okuduğum kitaplardan sadece ana hatlarıyla bir şeyler hatırlıyorum neyse ki neyse ki diyorum:)

Ha soğuk diyorduk gerekten soğudu hava, dün bir ara Zuz'la bankaya gittik , dönüşte titredim vallah. Hem de banka ile aramızda 50 metre falan vardır yoktur, o kadarcık mesafede bile üşüdüm. Bizim Zuz'la banka maceralarımızı yazsak roman olur. Bu sefer de aynı müşteri temsilcisiyle görüştük. Adamın zoraki kibarlığı beni önceleri sinir ederdi şimdi güldürüyo. Ben de oraya gidince nedense bi alıklaşıyorum. Tam bize sıra geldi sırada Zuz'un bankada gezesi tutuyo ama her seferinde ben bankada Zu... diye bağırınıyorum.Tam masasının üstündeki kamera gibi bir şeye bu ne acaba , güvenlik amacıyla mı? diye düşünürken ; adam bana dönüp resminizi kaydediyor , buraya bakın dedi, ben de gülümsedimZaten mel mel ona bakıyordum. Teknoloci nerelere gelmiş abi, git iki vesikalık resim al gel devri bitmiş.

Kitap aynı... Rus Kışı... Ama ısındım artık... Leylak Dalıcım ne düşünüyor acep...eş zamanlı okuyoruz. Bu ara benim misafirlerim dolayısiyle görüşemedik doğru dürüst.


Bu gün diyetisyen günüm. Tatil dolayısıyla biraz sapmalar oldu. Belki hedeften kaymış olabilirim. Düzenli yürüyüş de yapamadım çünkü. Geceleri biraz bachata yaptım , Gamse'nin tavsiyesi üzerine.Bilmiyorum, bakacağız, göreceğiz.

Şimdilik bu kadar birazdan evden çıkacağım, diyetisyen dönüşü moralim iyiyse görüşürüz. Yoksa anlarsınız gayri:))

düzenleme

Diyetisyen kontrolümden döndün az önce. Haberler düşündüğümden iyi, tatile denk gelen son iki haftada, hedeften sapmalar, kaymalar olmuştu ama öyle olduğu halde 1,5 kilo vermişim ve bunun hepsi yağ bööö ...işte bu kısım açıklamaları pek iğrenç oluyor. Yani iki ay sonunda toplamda 7.700 gr vermişim.Gayet iyi gittiğimi söyledi. Yine ödül verdi. Ama saydığı seçeneklerden bir şey seçemedim. Çünkü benim ödül yemeklerim, neyse bizim evdeki herkesin ödül yemeği oluyor töbe töbe onlar benim diyet yemeklerime sulansınlar,ödül yemeklerimi hep beraber yiyelim. Yalnız söylemem gereken şu onlara:)) diyetisyenim, benim listemin benim tahlil sonuçlarıma ve yeme alışkanlıklarıma göre düzenlendiğini başka birinin bunları yiyerek kilo alabileceğini söyledi:))
Yemek listeme artık dolma da girdi. Dolma yediğim günler yediğim eti ve içindeki pirinç miktarına göre ekmeği ayarlayacağım. Fazla yağ koymayın içindeki etin yağı ile pişsin hatta dedi. Şöyle üstünde yoğurdu ile bir kabak dolması yemeyi de özlemiştim hani...Haftada bir gün sütlü tatlım zaten var, mesela bu gün kazan dibi yiyeceğim.

Koşuyolunda olan diyetisyenden çıkınca yine herzamanki gibi Harem arabasına bindik, Harem'de inip sahilden Üsküdar'a kadar yürüdük. Valla Şahane bir yürüyüş oldu. Bir kaç kişi martılara ve karabataklara ekmek atıyordu.Onlarda nasıl ciyak ciyak bağırışa bağırışa kapışıyorlardı anlatamam. Çok hoş bir manzaraydı. Hava soğuktu ama kapşonlarımızı kapattık biraz da tempolu yürüyünce sıcakladık bile. Üsküdar'a gelince hemen çorbacımıza daldık, mis gibi sıcacık çorbalarımızı içtik ben eve geldim Koca arkadaşlarıyla buluşmak için ayrıldı.

Bu kaa