Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

8 Ağustos 2010 Pazar

alev alev yanıyor yanıyor İstanbul


Geçtiğimiz cuma günü; enerji kullanımında Türkiye Cumhuriyeti tarihi rekorunu kırmışız... Nedeni sıcak giden havalar nedeniyle klima kullanımıymış... Böyle giderse daha ne rekorlar kırarız biz...

Bu gün Gamse- hadi bari Capitol'e gidelim dedi... Millet bu sıcaklarda AVM lere doluyor malum...Kalabalığı anlatamam...orası bile sıcaktı... Biraz mağaza dolaştık bir şeyler yedik, yok dedim ben dayanamıyorum ... eve döndük.

Bu akşam Düriyemin Güğümlerini izledim... seviyorum bu Ege köylerinde çekilen dizileri... geçen yaz da vardı benim böyle bi dizim... sıkmayın canınızı entel dantel bu sıcaklarda , benim izimden gidin , portakal orda kal ... bu gece Tarihin Arka Odası vardı, bilirsiniz bayılırım ... tarihin magazin programı diyorum ben ona... arada bi Murat Bardakçı, hadi Yaprak bilmem ne efendinin şu eserini söyleyelim diyo ben hemen başka yere zaplıyorum o başka heheheheh.Bazen belirledikleri konuya bile giremeden program bitiyo , zavallı konuk uykusuz kaldığına mı yansın, ertesi günü arkadaşları tarafından tiye alınacağına mı yansın öylece bakıyor... Amaaa İlber Ortaylı geldi mi, herkes divana duruyor... İlberim Ortayım seviyorum O'nu da valla... Hele şu müze kart olayından sonra daha bir seviyorum... Kartımı alalı henüz bir hafta oldu da:))

Şimdi gidip İstanbul Hatırasına devam edeceğim, araya Günaydın Funda girmişti... Özel bir ayraç seçmiştim onun için, şimdi Leylak Dalıcımın ağzının suyu akacak ama söz Ayasofyaya bir daha ki gidişimde sana da alacağım... Ayracımın özelliği geleneksel yöntemlerle oğlak derisindenüretilmiş bir parşömen ...Üstünde Ayasofya resmi var... Ayasofya'dan almıştım... Ayracı seçtim kitabı elime aldım ... dakka bir gol bir karşıma çıkan kelime Ayasofya...yani bu kadar olur... Yani önce kitapta adı geçen yerleri mekanları gezmişim o akşam da kitaba başlamışım... hey gidi hey .

pazar programımı açıklıyorum akşama kadar kanepede yatmak... sonra kalkıp diğer kanepeye geçip orada yatmak...

Eh bu yazınında sonuna gelmiş bulunuyoruz... İyi bir pazar olsun serin olsun... Cehennemin kapısını kim açık bıraktıysa artık kapatsın...Burası fazla ısındı ... Ben Lale dünyadan bildirdim...Ben kapıları açık bırakınca Annem elin arkaya dönmüyor mu ? derdi ... aynen öyle
Bu kadar nem bize yol su elektrik olarak döner artık... Su baskınları falan olmasında aman ... direk barajlara neyin boşalsın... Hani yazının sonu gelmişti... tam vedalaşırken kapı önü sohbeti açılır ya , aynı ona benzedi yav...