Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

31 Ekim 2009 Cumartesi

Ben size , bizim aşağı katta oturan arızadan söz ettim mi? hiç . Yalnız yaşayan , yaşlı bir adam. Zaten apt on daire. Dört dairede aile var, geri kalan dairelerde yalniz yaşayan insanlar oturuyor. O nedenle pek sakin bi apartmanız. Kokmaz bulaşmaz. Disiplinli. Balkona çamaşır asmak yasaktır , merdivende yüksek sesle konuşmayız falan. Ama bu arıza bey, tek kişilik ordu gibidir, esneyince , kızlar uykudan uyanır. Kulağı az işiten babam bile ne oluyo diye sorar. Sabahları onun söylediği şarkılarla uyanırsınız. Buraya kadar iyi, bu adam bu gün biz merdivenden inerken , siz benim yukarı katta mı? oturuyorsunuz dedi. Biz apt de tam altı yıldır oturmaktayız. Yüz kerede kapıya lüzümsuz sorular için gelmiştir, hatta apt ,nin dış cephe boyası değişirken bile gelip fikrimi alma nezaketi göstermiştir , nası olduysa. Yani öyle sorunca , merdivenden adamın üzerine uçacaktım az kala.

Biz bu günkü fırtınada ev de değildik :)))). Ama çok uzakta da değildik. Kız kıza Capitole gittik. Alişveriş yaptik. Gloria Jean's da kahve molası verdik. Sonra eve gelip dünkü yaptığım ıspanaklı , patatesli rulolarımızı ısıttık, pastamızı yanı başımıza aldık, çayımızı demledik ve film izledik.

Sonra bana rahatlık battı, gittim ayakkabı bölümümüzü aldım aşağı, düzelttim, verilecekleri ayırdım. Günlükleri ön plana aldım, oldu bitti.

Siz hiç aldatılmış olmayı dilediniz mi? hiç. Ben bu gün diledim. Biz otururken yanımıza gelen, o narin kızacağızın kucağındaki ağzı maskeli küçük bebeği hala unutamıyorum. Biz annesine yardımda bulunurken o sapsarı yüzüyle , annesinin topuzuyla oynaması hiç gözümün önünden gitmiyor. İnşallah Allahım inşallah dedim, bu kadın bizi aldatmış olsun.

Şimdi yarın için iyi bir pazar diledim ve hemen gittim.