Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

4 Kasım 2015 Çarşamba

Naber :)

Bugün, kendisini hiç görmediğim,uzak bir ülkede yaşayan Hayal; Seni gördükçe annemi hatırlıyorum hep buralarda ol, lütfen yazmış. Sonra buna benzer aldığım mailler geldi aklıma. Okuduğum bir kitabı okuyup ya da izlediğim bir filmi izleyip beğenenler, sözünü ettiğin köfteciye gittik çok güzeldi diyenler... Teyzelerime senin blogdan söz etmiştim,Burgaz Ada' da sözünü ettiğim pastaneye gidip, çilekli milföy yemişler, çok güzeldi sen de git dediler diyen  Yine hiç görmediğim Serpil'im, rüyamda sizi gördüm diyenler... Bunları hatırlayınca blogu bu kadar ihmal ettiğim için çok çok üzüntü hatta utanç duydum. Hep bu facebook ve instagram yüzünden oldu bunlar. :)

 Hadi ilk günkü gibi başlayalım yeniden ama siz de okuyup gitmeyin, buralarda yanımda olduğunuzu hissettirin arada bir bile olsa...

 Sizler nerelerdesiniz sizin oralar nasıldır bilmiyorum ama İstanbul' da artık sonbahara has serinlikler yaşıyoruz. Bugün Zuz ile konuştuğumda Cunda'da denize girdiklerini söyledi. Hava çok sıcakmış...
Gerçi bugün İstanbul'da da aydınlık, pırıl pırıl bir hava var ama bugün evde kalıp, hiç bir iş yapmadan sadece film izlemeyi ve kitap okumayı istedi benim bu güzel canım. :)
Kapağına aşık olup aldığım Mücella/ Nazan Bekiroğlu okuyorum...Yazarın okuduğum İlk kitabı... Kadın hikayelerine de zaten bayılırım. Kitabı aldığım gün Naziş ile Capitol'e gitmiştik. Kahve molası verir vermez hemen oracıkta başladım hatta...
e- kitap ve basılı kitap aynı anda okuyorum demiştim daha önceki yazılarımda da...Ağaçkakan/ Tom Robbins okuyorum e- kitap olarak. Çok sevdiğim "Parfümün Dansı"nın yazarı  Tom Robbins...Bu kitapta süründe yaşayan Uzak Doğulu bir kral ve kraliçe, bir prenses ve kırmızı kafalı, ağaçkakan lakaplı bir tererörist var bir de kurbağalar. :) Zaman zaman ayyhhh şiştim dediğim zaman zaman da  merakla okuduğum bittiğinde iyi ki okudum dediğim bir kitap olacak sanırım... 

İzleme kısmına gelirsek, Dawnton Abbey; 6.sezonda aynı hızla devam ediyor. BBC nin mini dizileri de favorim bu sene...Bu ara 13 bölüm olan Little Dorotty izliyorum...Charles Dickens'ın romanından uyarlanmış çok başarılı bulduğum bir dizi...Tavsiye etiklerim arasına koyabilirsiniz...

Tv de izlediğim dizilerde ise, Hatırla Gönül favorim... 
Bayramı da içine alan seçim tatilinde Naziş'in D&R girince ne kadar Miyazaki filmi varsa topladıklarının içinden "Benim Komşum Torotto" yu izledik... Miyazaki, bu animasyon filmindekendi hayatından esinlenmiş. Onun annesi de bir hastalık geçirmiş ve o dönemde babasıyla birlikte bir köyde yaşamışlar. Önce yedi yaşında bir erkek çocuk olarak yazmış hikayeyi ama sonradan iki kız karaktere çevirmiş. Neden böyle yaptığını soranlara, öyle yapsaydım çok acı duyardım demiş...Hiç bir kötü karakterin olmadığı bu filmi de mutlaka listenize alın...Diğer dvd leri izlemek için de sabırsızlanıyorum.

Pişirme taşırma işine gelirsek bugün kapuska pişirdim. Çoğu kişi burun kıvıır, çok çekici gelmez ama sen yaptığında şahane bir yemeğe dönüşüyor der kocam valla  diyeyim size. :) Defalarca tarif vermiştim bir daha verdirmeyin bana...Googleye, kapuska, laleninbahcesi yazın  :)
Hadi gideyim şimdi, seçtiğim bir film var, beğenirsem bir sonraki yazımda yazarım...