Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

26 Mart 2013 Salı

Bizim evin halları

Cuma günü yazmışım en son ,hadi o zaman başlayalım:)

Cumartesi günü Naziş kursa gitti Gamse ile biz evde dinlenmeye karar verdik ama kurstan çıkıp bizi arayan Naziş'in telefonu ile kendimizi beş dakikada dışarda bulduk. Üstelik ben nasılsa evdeyiz yemeği akşama doğru yapayım  demişken:)) Hava yağmurluydu halbuki ama yine de çıktık. Capitol'de buluştuk,D&R dı, mağazalardı ,kan şekerimiz  düştü ayağına''Sütiş'' de tatlı molasıydı derken akşam oldu...Tabi bu arada akşam yemeği mafiş...''Gülüyorum oynuyorum eski oynaşım aklımdan çıkmıyo'' diye bir söz vardır,Ordu'da,hah aynen öyleyim...Bi taraftan da ne yapsam ne pişirsem diye düşünmekteyim...Migros'a  girmiştik ki  fikrim geldi:)) Hemmen bir bütün tavuk aldım...

Eve geldikkk, ben hemenn tavuğu yıkayıp  haşlanmaya koydum...Bi koşu dondurucudan bezelye çıkardım,onu da haşlanmaya koydum mu? koydum...Sonra iki kase pirinci sıcak suyla ıslattım... Tavuk 45 dk da pişti...Hemen suyunun birazını bir tencere aldım içine şehriye attım..  Limonlu ve de karabiberli çorbamız elde var bir, geri kalan suyla da hemencik bir pilav yaptım,üstüne haşlanmış bezelyeleri de ekleyinceee  hatta oldu garnitürlü pilav:))..tavuğu tencereden çıkarmadım bile, azıcık terağ koydum,tencerenin dibinde çatal ,bıçak yardımıyla parçaladım, bu da oldu sana pilavın yanına kızarmış tavuk , bir kavanoz da kış için yazdan hazırladığım közlenmiş biberli  ve közlenmiş patlıcanlı sosumdan açtım yanına ...Bunların hepsi bir saat sürede oldu o da 45 dk sını tavuk pişmesi beklendiği için...Neymiş efenim önemli olan organize olmakmış. Bugünlere gelene kadar rokadan ıspanak yemeği pişirmiş, dövülmüş buğdaydan bulgur pilavı yapmış, keklerine kabartma tozu diye pudra şekeri koymuş, sonra da benim keklerim hiç kabarmıyo diye hayıf hayıf hayıflanmış biri olarak ben çektim siz çekmeyin diye yazıyorum:))

Pazar günü, kızlar  horozlar öterken kalktılar vallah da billah da:) birinin toplantısı birinin seminer gibi bi şeyi vardı.Biz de erkenden hortladık tabi...Kocam, hadi sana kahvaltı ısmarlayayım bir şey hazırlama dedi...Atladım bu teklifin üstüne ve Koruda ki ''Bordo Köşk'' e gittik...


 (ben geliyorum diye mi? hepsinden önce açmıştı bu kırmızı lale)
 (bu yoncalar,Depresif Ayu için:))


Uzaklardan geçen bu gemi yemyeşil rengiyle büyüledi beni ama fotoğraf makinesi yanımda olmayınca telefonla ancak bu kadar olabildi...


Güya erken gittik ama o saatte bile kalabalıktı,neyseki denize karşı olan bir masa hemen boşaldı...Kahvaltımızı yaptık, dergi,gazete okuduk.,saat bir gibi eve döndük...Tam üstümü değişirken Banu aradı, DSİ'ye gidelim 51 oynayalım dedi. Kızlar yok,biz eve şimdi girdik dedim ama o  kızlarla irtibatı kurmuş,anlaşmışlar:)) Sonuçda kızalr gelince,biz de gittik...Diğer kuzenlerde geldi derken ,kimi ke3ndini çayır çimene saldı,kimi 51 oynamaya oturdu, kimileri basket oynamaya gitti...Akşam yemeğimizi de orada yeyip hadi hadi Survivor başlayacak diye eve geldik:))




 Ah benim pazar günü bile çalışan kızlarım, yemeklerinin pişmesini beklerken:))

Gelelim pazartesine, pazartesi ben çok çalıştım arkadaşlar...Temziliğe yardım eden hanım memlekete gitti, Bilge yani görümcemiğn kızı -Yenge, bana gelen çok iyi dedi,telefonunu verdi...Bundan sonrası komedi ama...açtığım telefona aradığım isimde bir kadın çıktı ,temizliğe gitmediğini ama çok ihtiyacım varsa kendine geleni gönderebileceğini söyledi:))Bilge Allah bilir bana aynı isimde bir arkadaşının telefonunu falan verdi:))  Ben de otururken birden kalktım,aldım tülleri aşağıya ,attım makineye onlar yıkanırken de sildim camlarımı neyin.Öğleden sonra da gittim okuma odam için Erengüller,sümbüller,laleleler ve sakız sardunyalar aldım.

( Erengül hanım nasıl ama)

Şimdi bu yazı burada bitsin ...Çünkü çok işim var hala...Haa kitap derseniz Ruhi Mücerret okumaya devam...Ruhi Mücerret Bey 100 yaşında ve korkunç alıngan biri, her gördüğü kişinin onu son kez görüyormuşcasına bakmasından da fazlasıyla muzdarip...Bir sürü film depoladım ama sanırım bu hafta izlemek için vaktim olmayacak. Bu arada artık  kitaplığım bir mühüre sahip)) Gamse'nin hediyesi..



Haydi kalın sağlıcakla