Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

19 Ekim 2007 Cuma

BEYOĞLUNA GİDERKENE- GELİRKENE

Şu yazıyı yazmaya başlamak için bile, bayağı düşündüm biliyormusunuz.
Biraz keyifsiz kalktım yataktan.
Dünden kalmayım galiba. Havanın güzelliğine aldanıp, motordaşarıya oturdum. Yukarı çıkmaya da üşendiğim için yan tarafta oturmuştum aldım şifayı galiba. Bir mide bulantısı ile uyandım.
Dün anladığınız gibi Beyoğluna gittim. Hava da çok güzeldi, misler gibi. Daha evden çıkar çıkmaz ayağımı burktum. Kocam geri dönmedin mi? diyor. Tövbeeee estağfurullah. Küçücük bir ayak burkulması beni yolumdan alıkoyabilir mi?.Finüküler Pakistanlılarla doluydu. Ne vardı anlamadım.
Daha yoldayken Fato aradı geç kaldın diye. Ama üç kağıtçı meğer kendi de yoldaymış daha. Kahvaltı demiştik ama kahvaltıda Kazak usulu mantar bile vardı. Acep o mu dokundu bana. Güllü çevredeki herkese, Lalenin yanında mantarların Kazakistandan geldiğini söylemeyin demiş. Ama çok güzeldi.
Şimdi size dün yolda gözüme çarpanları yazıyorum. Tam Sıra Selvilerde karşımdan gelen saçını örüp renk renk bez parçalarıyla bağladığı yetmiyormuş gibi bir de kafasına taç takan delikanlı. Kucağındaki at kadar köpeği tam önümderaktı , köpekle göz göze geldik.
Taksimin göbeğinde üç keçi ile dolaşan çocuk.Taksim İlkokulunun tam karşısın da rastladım. Bunlarla ne yapacaksın dedim, besleyip keseceklermiş.Yani köyden göçte köy de onlarla göçmüş anladık ta. Keçilerle Taksim de niye dolaşıyordu onu anlamadım. Resim de gitti üste yerleşti , ayol onun buraya gelmesi lazımdı.
Kızılkayaların hamburgeri. Nasıl da severim. Ama adı leş hamburger ya. Böööö o yüzden hiç yemem. Bambinin ıslak hamburgeri mutlaka yiyin. Beyoğlu parça çikolatası mutlaka ama mutlaka yiyin. Zaten artık bir yerde.Profitolü asıl yerinden İnci den yiyin. Hehe şimdi var ya birinci, birbirinci falan diye yutturmacılar. Eskiden Vitali Hakkoyu mutlaka Vakkonun önünde falan görürdünüz şimdi zaten Vakko da kapandı.
Dönüşte hem kel hem fodulum ya, yineşarı oturdum.
Öğleden sonra İlmiyem çağırdı. Kendimi daha iyi hissedersem ona gideceğim. Eskiden kayınvalidem hastayım hastayım dermiş, gezmeye çağrılınca da , gidim bakim belki ılırım ırım dermiş. Eeee gelin kaynana toprağından derdi anneannem. Doğru bir laf galiba.
Haftaya perşembe günü İlmiyemle bir seyehate çıkıyoruz. Denizi olmayan yere , eğri çatılı eve doğru gidiyoruz. Bir arkadaşımın oğlu evleniyor. Nevin , yazılarımdan hatırlarsınız belki. Kadir büyüdü kalp uzmanı oldu da . asistanıyla evleniyor. Yıllardır, dinlersin benden oraları dedim İlmiyeme , gel gözlerinle gör dedim. Gideyim de seyehatimizi detaylandıralım...