Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

22 Kasım 2010 Pazartesi

ÇOK CAN'LI ÇOK KİTAPLI YAZI


Bu gün Cancan var bizde... haftalık olağan ziyaretini Babaannesinin Antalya seyehati nedeniyle pazartesine almış bulunuyoruz... Sabah 11.30 gibi geldi... evi bir güzel dağıttık ... yedik içtik... bir çocuk programı izledik... kule yaptık... Ayşegül Bisiklete Biniyoru okuduk... kurabi yedik o süt içti ben kahve şimdi de uyku molası aldık:)) O uyurken ben O'na sebzeli somon balığı pişireceğim ama bende bi mola vereyim dimi...

Bayram süresince okuduğum kitaplardan söz edeyim önce;
İlk kitabım Marguerite Duras'ın 1984 Goncourt Ödülünü alan ve 34 dile çevrilen ünlü "Sevgili" (L'Amant) romanı... Roman, on beş yaşındaki yoksul beyaz bir kızın, Vietnam'da, bir nehir üzerinde yaptığı vapur yolculuğu sırasında, kendinden iki kat yaşlı, zengin bir Çinliyle tanışmasının, o adamda cinsel aşkı keşfetmesinin öyküsü.Yazar kitabın kendi yaşamından alıntı olduğunu hiç bir zaman gizlememiş. Yalnız benim Marguerite Duras kitaplarında hissettiğim bir şey vardır... Yazar size hikayeyi ya da anlatmak iStediğini bir anlatıcı gibi anlatır... Olay O'nundur siz hikayenin içine giremezsiniz... Ben Murakami'nin o gerçekle gerçek arasında gidip gelen öykülerinin içinde bile kaybolmuşumdur çoğu kez... Ama bunu nedense Marguerite Duras da başaramam... Kitap basıldığı tarihte büyük yankılar uyandırmış filme alınmış.Eleştirmenlerin bir çoğu şimdiye kadar yazılmış en güzel roman olarak nitelemişler Sevgiliyi...Kitapta beni en çok çarpan şey zamansızlık oldu... bir bakıyorsunuz çok küçük, yolda yürürüyor, bir deli tarafından kovalanma sahnesi var bir bakmışsınız 15 yaşında okulda... çok derine inmeyeyim Zuz kızıyor:))Bu kitabı sevenlerin Kuzey Çinli Sevgili'yi okumaları salık verilmiş...
İkinci kitap:İnci Aral'ın Gölgede Kırk Derece... Hayatı gölgede kırk derecede yaşayan kadınların hikayelerinden oluşan bir kitap... kitaba ismini ilk hikaye vermiş... Bir gecede okuyup bitirdim ama bu kadar kırık hayat hikayesi bir geceye fazla geldi... rüyalarımda bile onlarla uğraştım.

üçüncü kitap: Masalların Şifresi, yazarı İsmail Gezgin...Kırmızı başlıklı Kızdan, Uyuyan Güzele, Sindrellaya kadar tüm masalların şifresini çözmüş muhterem... Kırmızı Başlıklı Kızın yürürken sepetteki kavanoz bekaretiymiş, annesi aman reçel kavanozunu sakın kırma diyormuş ya...Bunu Anadoluda evlerin bacalarına konan testilerle falan bağdaştırmış...Büyük sözü dinlememenin cezası tamam masalın önermesi ama ay masaldan soğudum valla:))Pinokyoda ise babaların erkek çocuklarını marongoz gibi yonttukları falan anlatılmış... Ay işte böle bi kitaptı ... Sevmedim... Ben içinde illede mesaj kaygusu olan filmleri bile sevmem çünkü...

Dördüncü kitap: Selim İleri'nin Hepsi Alev... Bu kitap son yaptığımız Büyük Saray Mozaikleri gezisiyle örtüştü... Tesadüfün bu kadarı olur dedim ... Aynı şey başıma Ahmet Ümit2in İstanbul Hatırasını okurkende gelmişti... Gündüz kitabın geçtiği yerlerde dolaşmıştık, gece kitabı elime alınca yuuh demiştim kendime , kızım sen bu işi biliyosun...Büyük Saray Mozaiklerini koyduğum resimlere bakarsanız hiç dini figür göreemzsiniz tamamen doğadan alınmış figürler vardır.Kitaptaki hikaye Büyük Sarayda geçiyor... bizansın o döneminde sanatta dini figürler yasaklanıyor... tüm mozaikler alçıyla kapatılıyor ikonalar kırılıyor... İsa bir tek solgun bir haçla simgeleniyor... Buna karşı gelenlerin cezası ise ölüm... İmparatoriçe İren ise bu ikonalara bu tasvirlere tapıyor... Tasvirlere değil tasvirde resmedilenlere tapıyorum dese de sürülüyor ... kitapta bu sürgün günleri ve sürgünden önceki yaşamı İmparatorla evlenmesi falan hikaye edilmiş...
Beşinci kitap:Sunay Akın'ın Kule Canbazı... söz canbazı Sunay Akından Kule Canbazı... ona modern meddah diyenler çok haklı...Okurken sizi öyle bir yere getiriyor ki şaşıp kalıyorsunuz...

Kitaplar bu kadar... Şimdi Cancan'a yemek pişirme olayı var... uyanınca dışarı çıkıp, palyaçolara gideceğiz...