Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

21 Haziran 2011 Salı

eve dönüş

Dün akşam itibariyle evdeyiz...Üç gün boyunce ben gezdim tozdum, kuzenlerle... Gamsegamse daha önce de yazdığım gibi , sabah Bilgi Üniversitesinin yolunu tuttu alşam geldi bize katıldı...
Üçüncü gün - Anne sen beni bekleme eve git, ben de okuldan çıkar çıkmaz eve gelirim dedi. Sabah O gittikten sonra Fato ile kahvaltı ettik , öğle saatlerine doğru da ben eve geldim. Çok sıcaktı ama Üsküdar'da motordan inince sanki başka kente gelmiş gibi oldum. Püfür püfür rüzgar, deniz havası...özlemişim köyümü:) Eve gelir gelmez önce bir ferahladım, kendime bi kahve yaptım . Sonra da sıvadım kolları birer tencere etli taze fasulye ve pilav pişirdim. Ev şinanay nanaydı ama hiiç o işe girişmedim. Naziş okuldan geldi sohbet edip, ne yaptık ne eetik diye anlatırken; Gamse arad, Taksimde düştüğünü ve bacağının hemen mosmor olduğunu, ayağının altının uyuşuk gibi olduğunu söyledi. Başımızdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Hemenbir taksiye bin dedim, gelene kadarda yüz kez konuştuk, panikledik . gelir gelmez doktora gittik, filmler çekildi. Neyse kırık yok ama kuvvetli bir darbe olduğu için ağrı sızı fazlaymış. Buz kompresi ve ağrı kesicilerle çözülecek bir olaymış.

Akşam Survivor izledik. Nihat bize bir insana hırsın neler yaptırabileceğinin örneklerini verdi ve aslına bakarsak faydalı oldu. Yani böyle birini görünce bir km uzağa kaçmamız gerektiğni anlattı aslında. Kendisine çok şey borçluyuz bu anlamda. yalnız bu adam seçim propogandaları sırasında burada yoktu da nasıl aynen Başbakanı gibi konuştu helalleşti. yoksa bir format mı? bu...


Kitapta; Paul Auster'in Newyork Üçlemesinin Hayaletler bölümündeyim.Biraz yavaş gittim okuma olayında...

Şimdilik bu kadar bizden haberler...