Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

26 Eylül 2014 Cuma

Cuma yazısı

Bugün evde yayılmıştım ve niyetim de bunu tüm güne yaymaktı ama kocam; -hadı gel karşıya geçelim, ben Yeni Camide cuma namazı kılayım, sen de bi yerde oturur ,çay kahve içer kitabını okursun dedi. Hatta sonra sana yemek ısmarlarım biraz da Tahtakale,Mısır Çarşısı ve Kapalı Çarşı'da dolaşırız dedi.. Kim bu teklifi reddedebilir ki :)... Bana bi yarım saat ver dedim ve çıktık evden...

 Vapurla karşıya geçtik, ben   Saray Muhallebicisinde otururum diye düşünmüştüm ama hemen caminin çarşı tarafına bakan kapısının  olduğu meydan da  gözüme çok daha iyi çok daha ferah bir yer kestirdim. Kocam  namazdan çıkana kadar kitabımı okudum, çayımı içtim,insan kritikleri yaptım. Genellikle yabancı turistler vardı. Yine, ''O Ana Adanmış/ John Berger'' e devam ettim. Konusundan daha önce söz etmiştim. Fotoğraf okumak üzerine deneme yazıları...İçinde fotoğraflarda var, o yüzden çok keyif alıyorum,okumaktan.Bugünkü okuduğum yazı; fotoğrafın popüler kullanımı ile ilgiliydi...

Daha sonra  hadi bakalım  bir şeyler yiyelim dedik ve   her zamanki köftecimize gittik. Yemekten sonra da  ayaklarımız bizi nereye götürürse o tarafa yöneldik.İyi de yapmışız, Mısır Çarşısı içindeki  Ahilik Haftası nedeniyle düzenlenen duya katıldık.Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı esnafı için, çarşıları yaptıranlar için ve orada alışveriş edenler için çok güzel  bir dua yapıldı. Mehteran Takımı da katıldı...


 Tahtakale'de dolaştık biraz baktık yağmur çiseliyor  evimize kaçtık...

Kayıt lütfen :)

Bu hafta nasıl geçti anlamadım.Hep bir yerlerde oldum, hep yapacak bir işim oldu, yatağa  pes düştüm diyebilirim.
 Salı günkü şahane bir edebi şölen yaşadığımı anlatmıştım. Çarşamba günü  bu kez kocamla erkenden çıktık evden onun diş randevusuna gittik. Doktorda işimiz erken bitince hadi dedim buralara gelmişken Mine'ye uğrayalım.Mine'yi arayp da hadi hemen gelin, bekliyorum cevabını alınca kocamla didişe didişe gittik. Niye derseniz,çünkü; ben bir gittiğim bir yere bir daha giderken yine yolu şaşırırım ama oraya hiç gitmeyen kocam işte burası dedi bana :) Mine Flora da biz aynı çocukluğumuzdaki gibi bahçeye dalma zevkini tattık. Ağaçtan hünnap, asmasından üzüm topladık.Çayımızı, kahvemizi içtik ,sohbetimizi ettik velhasıl güpgüzel bir gün geçirdik. Torbalarımızda üzümlerimiz ve hünnaplarımızla bağ bozumu yapmış gibi geldik eve :)
Bu kadar gezdik tozduk eve gelip yan yattım sanmayın, akşam bir sürü  menemen konservesi yaptım. Bunu Naziş için yapıyorum,o çok seviyor. Yemeği beğenmezse hemen açıyoruz bir kavanoz, bir yumurta kırıp karıştırıyor  al sana şahane yemek. Hem sağlıklı hem hafif...

Dün Tavsiye Evi'nin düzenlediği  bir hatta iki etkinliğe katıldım... İlki sağlıklı atıştırmalıklarla ilgiliydi.''Gekoo'' yu tanıdık... Ben tüm ürünlerine bayıldım. Hel bir tane bisküvileri varki onunla ilgili çok projelerim var :)Tatlandırıcı yerine kaliteli bal ve pekmezin kullanıldığı  her safhasında organik olarak üretilmiş malzemelerden yapılmış, büsküvileri ve diğer atıştırmalıkları tattık hem de hazırlanan şık paketlerdeki hediyelerimizi aldık.Bir söz beni çok etkiledi. ''İki sene bayatlamayan,bozulmayan şeyleri nasıl yiyorsunuz?'' hakikaten ya dün akşamdan beri evdekileri bıktıracak kadar söyledim bunu...



Etkinliğin ikinci bölümünü ise Dudullu'da ki Hafele firmasının Showroomunda tamamladık... Amanın be o gardrobun çekmecesinden çıkan ütü masasını, kıyafetleri rahatça seçebilmek için dışarıya çekilebilen askılığı, bir dolap kapağı açınca içinden koca kilerlerin çıktığı mutfak dolaplarını görünce mest oldum...Bir sürü fikir kaptım:)
Aşağıda acar muhabirinizin sizleri bilgilendirmek için görüntüler aldığını görüyorsunuz :)

 Yedin içtin hiç bişi okumadın mı derseniz ayol hiç olur mu öyle şey :)Okumak bir yaşam biçimi bizim için :)...
General Uçtu bitince elime bir deneme kitabı alayaım dedim. Bu aralar sürekli de dışardayım, çantama atayım bir yerlerde otururken falan açar, bi deneme yazısı okurum diye düşündüm ve John Berger'in ''O Ana Adanmış'' a devam ettim. Devam ettim diyorum çümkü; ben denemeleri ara ara  okumayı severim. Çok da keyifli oldu doğrusu... İçindeki  fotoğraflarla, insana resmen beyin fırtınası yaptırıyor John Berger...


John Berger, August Sander'in fotoğraflarıyla giyim ve duruş şekillerinden insanların yaşam bicimleri hakkında nasıl çözümlemeler yapilabileceğini anlatiyor,Takım Elbise ve Fotograf adlı deneme yazısında...
Istrabın Fotoğraflarında ise;Eskiden savaş resimlerinin gazetelerde çok yer almadığını ama şimdi çok açık ve kanlı olarak yer almasının insanların şiddete alıştığının göstergesi olduğunu, düşündüğünü yazıyor...
Kitap ayracı Bedri Rahmi Eyüpoğlu kumaş üzerine orjinal çizimi
 Kitap,İstanbul üzerine bir deneme yazısı ile bitiyor...

Ay hadi gideyim ben, ne kadar yazdım böyle...