Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

30 Mayıs 2014 Cuma

Düğündür dernek... İstanbul İstanbul

Yazmadığım günlerde Aylin'i evlendirdik biz...Aylin kim derseniz:)Bi TIK deyin,öğrenin...Asmalı Mescit'de '' Kum Saati Blues'' de sokaklara taşan bir düğün yaptık.

 

Düğünün her ayrıntısını inceden inceye planlayan Aylin çok güzel bir iş başarmıştı ama çok da yorulmuştu...Yani düğünün sefasını biz sürdük diyebilirim. Uzun süredir  görüşemediğimiz ama görüştüğümüzde de sanki dün ayrılmışız gibi olduğumuz insanlarla yepyeni olan ama çok can olan dostlarla güzel bir gece geçirdik.





Bu gördüğünüz, konukların duygularını yazılı iletmelerini sağlayan dilek ağacı... Çok hoş bir fikir olarak, yeni evlenecekler not alsın... Ağacın dibinde bir kalem ve  asılacak biçimde tasarlanmış  not kağıtları vardı...

Yazmadığım günlerde okuduğum kitap ise;  Duygu Asena ödülünü alan Fırtına Takvimi/Jale Sancak.


Bu kitapla ilgili görüşlerimi  ''Bibliyomanyaklar/ Kitap Düşkünleri'' nde okuyacaksınız. Mayıs ayının kitabı  Pala Hayriye/ Figen Şakacı idi biliyorsunuz. Ve bu ayın son yazısını ben yazdım. Okuyun ve de yorumlayın bence:)) Hem yorumculardan biri Mehmet Eroğluna ait Fay Kırıkları Üçlemesinin ilk kitabı olan ''Mehmet''i kazanacak.


İzlediğim filmler için facebook sayfası açtım yan tarafta göreceksiniz '' Bizim Evin Orta Yeri Sinema'' Artık toplu olarak görülebiliyor hem de...

Gelelim bugüne bugün İsviçre'den Asis, Ankara'dan Mavianne'nin gelmesi dolayısıyla  ve de İstanbul cenahlarından ben ve Ece'nin katılımıyla çok güzel bir gün geçirdik valla dolu dolu bir gündü. İzleyin hak vereceksiniz. Eminönünde buluştuk 11 gibi... Önce bir Saray Muhallebicisinde soluklandık, ev limonatası diye sunulan ama bundan şüphe duyduğum limonata ile ferahladık. Ayol ne sıcaktı.   Sonra  daha önce  palanladığımız şekilde Şehzadebaşı Cağ Kebapçısının yolunu tuttuk. Burası sizlere daha öncede önerdiğim Rumeli Köftecisinin karşısında... Nimet Abla(Sirkeci'de ki)nın sokağından içeri girin hemen görürsünüz zaten. Okuduğuma göre Erzurumdan sonra en iyi Cağ Kebabı burada yenilebilirmiş.İstanbul'un arka sokak lezzetleri ünlü restoranlara meydan okuyor söyleyeyim. Cağ kebabı güzeldi, çömlekte sunulan yoğurt güzeldi. Garsonlar güleryüzlüydü fiyatlar makuldu tavsiye ederim. Önce bir şiş geliyor. Sonra garsonlar tepsiyle masaları dolaşıyorlar,isteyenlere tekrar veriyorlar. Biz ikişer şiş yedik ama ben ezmeye saldırmasaydım üçüncü de yenilebilirdi...










 Ahmet Hamdi Tanpınar Müzesi...








Yemekten sonra yine programımızı takip ettik ve Gülhane Parkı içindeki Ahmet Hamdi Tanpınar Müzesini ziyaret ettik. Müze haftada 6 gün açık ve de ücretsiz geziliyor.Tanpınar yanında İstanbul'da yaşayan diğer yazarlar ve şairlerden de hatıra eşyalar belgeler var. Mesela Nazım Hikmet'in annesine yazdığı mektuplar hepimizi çok duygulandırdı...


Müzeden çıkınca Gülhane Parkı içinden çıkmadık ve ağaçlar arasında yürüyerek bu kez Asis'in geçen yıl keşfettiği Saray Burnu üstlerindeki şahane manzaralı çay bahçesine gittik. Çay bahçesi dediğime bakmayın yemek de yiyebilirsiniz:)) Bakır demliklerde gelen çayı harikaydı...







 Burda sohbetin dibini deldik akşamı ettik.  Tabi tekrar o yolu yürüyüp  Sirkeci tarafına çıkmadık,sahil kapısından dışarıya çıkıp Eminönüne kadar yürüdük. Mavianne ile ben aynı vapura binip günün güzelliğine biraz daha devam ettik. Ve Üsküdar'da vedalaştık.

İşte böle böle



23 Mayıs 2014 Cuma

Kahve Dükkanı

Bu yaz yolu Karadeniz sahiline düşeceklere özellikle de Fatsa'dan geçeceklere bir mekan önerim var... Fatsa City AVM içinde yer alan  ''Fatsa City Kahve Dükkanı''...Bizzat kuzenimdir sahibesi...Bir kahve molası verirseniz  Özlem'e selamlarımı söylemeyi unutmayın:))

Fatsa çok özel bir yerdir benim için...Oraya gelince hah artık Ordu'ya geldik derdim, çünkü... Gitmişken  mutlaka eski yoldan geçin...
Haydi esen kalın...

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Günler geçerken

Günler geçigeçiverirken:)) önce bugünden başlayayım,bugün çok güzel bir etkinliğe daha ev sahipliği yapan ''Tavsiye Evi''ndeydim. ''İmza: Ben'' yazarlarını ve okuyucularını konuk ettiler bu kez de. Yazarlar,okuyucular karşılıklı söyleştik.Banu Özkan Tozluyurt  kitap satışlarının nasıl iyi gittiğini, gördüğü ilgiyi, geri dönüşleri anlattı... Güldük,kitapla ilgili anılarımızı anlattık, kitaplar imzaladık.Türgök yararınaydı bu kitabımızın geliri, biliyosunuz. Kendisi de bir Türgök gönüllüsü olan Armağan Portakal bize görmeyenler için basılan kabartma kitapların ancak beş kez okunabildiğini söyleyince ve bir kitabın maliyetinin neredeyse 300 lira olduğunu,biz kitapçıya girip saatlerce bunu mu alsam? şunu mu alsam? diye ordan oraya zıplarken,görmeyenlerin sadece seslendilmiş veya kabartma olarak basılabilmiş kitapları okuyabildiklerini de ekleyince bu projede yer aldığıma yüzlerce kez daha sevindim.




Ayşe Erbulak ile...Başımızdaki çiçeklere dikkatinizi çekerim ,İmza: Ben kitap kapağındaki çiçeklerin aynısı...

Böle de afilli imzalarım kitapları:))

(sunum: kutu kutu parti)



Günler geçerken iki de kitap okudum bitirdim...


İngiltere'de ulaşımı çok zor olan bir adanın tek kitapçısı Fikry,kızına bir okuma listesi hazırlar...Eğlenceli,duygusal,bilmediğimiz,duymadığımız kitaplardan bizi haberdar eden bir kitap... Her bölüm; okuma listesindeki bir kitap ile açılıyor.



İsabael Allende için bir söz söylemek haddime mi? Yine çok güzel bir kitaptı. Bugünlere de cuk oturdu... Birbirinden alakasız üç ailenin ayrı ayrı hikayesi nereye gidecek derken bir maden ocağında birleşti...Ve Arjantin halkının uyanışına neden oldu...

Filmlere gelirsek şimdi bakalım ne var...
İlk filmim bir yerli film...Bir Küçük Eylül Meselesi...  Filme plato olan Bozcaada muhteşemdi...Kız güzel oğlan yakışıklıydı... Konu da kötü sayılmazdı... Sonuçda  eli yüzü düzgün bir filmdi...

Bu filme çok umutlu başlamıştım. Çok kötü değilse de beklentime cevap vermedi... Jane Austen hayranı bir genç kızın bir tur şirketiyle  gittiği Austen hayranları için hazırlanmış   o konsepte hazırlanmış bir köydeki maceraları...

Şimdi sırada Uçurtma Müzesi var. Daha önce de söz etmiştim ama ilk kez müze sahibi Mehmet Naci Aköz ile tanıştık ve müzeyi onun anlatımıyla tanıdık gezdik.Mehmet Naci Aköz...
Hiç bir ücret almadan çocuklara dünyanın her tarafından topladığı uçurtmaları gösteriyor. Anlatıyor. Aşağıdaki atölyelerde çocuklarla birlikte uçurtma yapıyor. Mutlaka gitmelisiniz. Ama önce randevu alın... 






Bir de artık filmler için facebook da sayfa açtım. Toptan orada görebileceğiz hepimiz...

Bizim Evin Orta Yeri Sinema .... Buraya tıklayarak takibe alabilirsiniz...



Bizim Evin Orta Yeri Sinema

Bizim Evin Orta Yeri Sinema

 

Son olarak da bir etkinlikten söz edeyim. Yasemin Sungur'un 6 yıldır, Oyuncak Müzesi içinde gerçekleştirdiği '' Kitap İle Sohbet'' etkinliğine katıldım.  Gündüz Vassaf'ın Cehenneme Övgü  kitabından okumalar yapıp,üzerinde konuştuk. İnanılmaz keyifliydi. 

 




 haydi yeter bu kadar gayri:))





20 Mayıs 2014 Salı

Evvel Sevda İçinde

Kapkara günler yaşadık,yüzümüze gözümüze kömür karaları bulaştı. Şimdi yavaş yavaş bu hava dağılacak ve  yine ateş düştüğü yeri yakacak. Ne kadar üzülmüş,yanmış olsak bile o babasız  kalan çocukların,eşini yitirmiş kadınların  acısını ne derece hafifletebiliriz. Sosyal medyada dolaşan şu  '' 301 ölü 77 milyon yaralı''sözü belki de durumumuzu en iyi anlatan sözdü...

Bugün size bir şiir kitabından söz edeceğim. Belki de ilk kez bir şiir kitabı konuk olacak sayfama...İbrahim Öksüz; yani bu kitaptaki şiirlerin şairi,  ''Şiir; edebiyatın mahzun çocuğudur'' demiş bana gönderdiği mailde... Çok haklı halbuki isyanlarımızı, acılarımızı, aşkımızı, zaferlerimizi şiire dökeriz,şiirle ifade ederiz de niye ihmal ederiz bu kadar.

 






Okuma listelerinize alabileceğiniz bir şiir kitabı Evvel Sevda İçinde...

Yeni dilmlerde,kitaplarda buluşmak üzere...

14 Mayıs 2014 Çarşamba

günlerden kömür karası

ne denir ki, ne yazılabilir, bu acı ne kadar paylaşılabilir...

12 Mayıs 2014 Pazartesi

O anlar unutulmasın diye

Üç filmim var , üçü de birbirinden güzel söyleyeyim size... Ama en güzeli pırasa dolması sararken izlediğim ''Seviyor Sevmiyor '' bu film için ne desem sürprizi kaçar.'' Amelia  '' dan tanıdığımız Audrey Tautou harikalar yaratmış...   Pırasa dolmamı  yaparken izledim. Dolma bitti, film de bitti öyle şahane bir zamanlama oldu... Dolmam da film kadar güzeldi...                            






Türkçe adı; Sarayın Tatları olan bu filmi bugün izledim. Tam bir mutfak filmi... Fransız Cumhurbaşkanı Miterand ev yemekleri ister,süslü püslü yemeklerden,pastalardan bıkmıştır ve saraya yeni aşcı alınır. İzlerken ağzınızın suyunun akması garanti:))


Festen  tamamiyle bir yetişkin filmi...Babasının 60. yaş gününde konuşma yapmak için ayağa kalkan büyük oğul,babalarının kızkardeşi ve kendisine çocuklukları boyunca cinsel tacizde bulunduğunu söyler. Film genelde yemek masası  ve  çevresi etrafında geçiyor.


Bu hafta genelde evdeydim ama   geçen gün yağan yağmura aldırmadan Ecemle buluştuk,Kadıköy'de...Şıpır şıpır gezdik yağmur altında... Sabah saatlerinde buluşunca  girmedik yer bırakmadık haliyle...Islama Köfteyi bi tatlı ile taçlandıralım diye gittiğimiz ''Kafka Kafe'' de tiramusu niyetine kadehte yağ gelince soluğu Baylan'da aldık. Ağzımızın tadını limonlu çaylarla, Baylan talılarıyla zor yerine getirdik.
(''Baylan'da milföy başkadır,muhallebisi muhallebidir,milföyü çıtırdır)

Bu da ne derseniz ,bu da cumartesi sabahından... Salona hazırladığım kahvaltıya bi de nostalji olsun diye ''Alf '' ayarlayınca pek neşeli bi kahvaltı oldu...Öğleden sonra da kocamla görümcelerimi ziyaret ettik o da fene güzel oldu:))



Anneler günü de yine bildik seromonilerle kutlaşmalarla geçti... Anneler günü pastamız Öz-süt den mandalinalı ve fıstıklısıydı... Tavsiye  ederim beyaz çikolatalı, mandalina suyuyla ıslatılmış kekiyle çok lezizdi bu da kulagınızda bulunsun...






Memleket arenasında horoz dövüşü var malum... Tahammülsüzlükler  devletin başından en küçüğüne kadar sirayet etmiş durumda... Bizim Cancan bile anneme sinir oldum bağırmaktan sesim kısıldı diyor mesela....Dün bindiğimiz dolmuşda şoförümüz, adam 10 metre sonra indi diye  sinir küpü oldu... Ağzında cart cart sakızına biz bişi demedik ama...

Eveeet hangi kitabı okuduğumu sorarsanız da Artun Ünsal'ın ''Tel Dolaptaki Karpuz'' derim. Kendi üslubuyla konuşur gibi kendi hayatından kesitler anlatmış... Benim çok hoşuma gitti  derimmm ve giderim artık...







 Anlatacak ne çok şey var, nereden başlasam nasıl anlatsam ki...
Kitaplar,filmler, gezmeler,tozmalar
Gelcem...

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Annem Annem

 

Bu ay çok yağmur yağmış oralara yeşile bürünmüştür her yer... Sen artık çocukluğunda oynadığın yerleri, fındık toplamak için dallarını eğdiğin ağaçların altını mesken tuttun kendine...




Benimse aklımda,rüyalarımda hala o kızıl saçların,pembe rujun ve mavi farınla elinde kahve fincanın üstünde kadife sabahlıklı halin...  Kahvaltıyı yine çok özel konuklar gelecek gibi özenle hazırlamışsın... Günün yemeklerini çoktan kafanda proglamışsındır,kahvaltıdan sonra hemen yemeği yaparsın... Öğlden sonra mutlaka dışarı çıkacaksındır. Babam yine siparişlerini Ahmet'e havale etmiş , O da siparişe göre değil kafasına göre almıştır. Ahmet'e rastladım geçen yıl,ben tanımadım tabi boyu iki metre olmuş neredeyse,evlenmiş ve iki çocuğu olmuş. Adınız Lale mi?  diye sordu ve ben olduğumu öğrenince nasıl sarıldı bana...



Yürüdüğün yollardan yürüyüp,bastığın taşlara basıyorum, yemek yediğin tabaklarda yemek yiyorum. Bazen dolabın taaa arkalarına sakladığım cüzdanın pat diye önüme düşüyor. İçindeki not defterini okuyorum,dolabın önüne oturup. Terzide elbisen varmış, prova günün yazılı,günlerinin tarhi var. İç ceplerinde de bizim resimlerimiz.



Her güzel şeyde sen de ol,her yaptığım hatayı düzelt istiyorum.Kızların bu kadar büyüdüğünü gör  istiyorum.Arkadaşlarıma bugün gelemem,Anneme gideceğim demek istiyorum.Kızlara akşam okuldan çıkınca anneannize gelin akşam yemekte orada olacağız diyebilmek istiyorum.Anne diye seslenmek istiyorum...Boğazımdaki bu yumru gitsin istiyorum. Seni çok seviyorum.Anneler günün kutlu olsun ama ben anneler gününü hiç sevmiyorum.











6 Mayıs 2014 Salı

evde yayılmaca


Hıdırellezi de eda ettik inşallah maşallah... Yalnız benim bu senki Hıdırellezim biraz şehirler arası oldu. Balkondaki gülüm mevta olmuştu, kızlar da okulda yapmış gelmişlerdi, canım da parka çarka gitmek istemiyordu. O yüzden benim dilekler bu kez Leylak Dalıcımın gülüne takıldı, bu sabah da Leylak'ım onu tekneden denize attı...Akdeniz'de suyla buluşan dileklerim inşallah hepinizin dilekleriyle birlikte gerçek olur.

Dünden hummalı bir temizlik yapmış, temizlik bitince de yemekleri yapmıştım. O yüzden bugünü sadece kendime ayırdım. Evde hiç kimsenin sevmediği ama benim çok sevdiğim elmalı pastayı yaptım. Çoktandır izlemek istediğim filmi izledim. Pastam pişince de ,çayımı demledim,laleli tabağıma koydum  bi güzel yedim. Hayat fani, güzellik geçici  unutmayın:))


 Elmalı Turta
250 gr. teremyağ gurme kaymaklım
1,5 su bardağı toz şeker
4 su bardağı elenmiş un
1 yumurta, 11 çorba kaşığı süt, kabartma tozu,vanilya
4 elma,2 tatlı kaşığı tarçın
teremyağ gurme kaymaklım, yumurta, 1 su bardağı şeker ve süt iyice karıştırılır. Bu karışıma un,vanilya ve kabartma tozu eklenip iyice yoğrulur.
Diğer taraftan da elmalar rendelenip,yarım su bardağı şeker ile pişirilir,soğuduktan sonra tarçın ilave edilir.
Elde edilen hamurun üçte biri ayrılır. Büyük parça tepsi boyutunda olacak şekilde merdane ile açılır ,tepsiye yerleştirilir. Pişen elma, hamurun üstüne yayılır. Kalan parça hamur yine merdane ile açılır ve çeşitli şekillerdeki kurabiye kalıpları ile kesilip elmaların üstüne yerleştirilir. 220 derecelik ısııda pişirilir. Soğuduktan sonra pudara şekeri serpilir.


İzlediğim filmin adı; Zerre...
Bazen toz zerreleri gibi dağılır ya hayat bu da öyle bir hayatı anlatan bir film. Sahneler çok gerçekçi. Bazı sahnelerde gerçek işciler kullanılmış zaten.Film çok başarılı, çok sade bir anlatımla çekilmiş...




Ödül Kategori Aday Sonuç
49. Altın Portakal Film Festivali [6] Ulusal Uzun Metraj Film En İyi Yönetmen [7] Kazandı
Ulusal Uzun Metraj Film En İyi İlk Film [7] Kazandı
Ulusal Uzun Metraj Film Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) ödülü [7] Kazandı
Ulusal Uzun Metraj Film En İyi Sanat Yönetmeni [7] Kazandı
3. Uluslararası Malatya Kristal Kayısı Film Festivali[8] Ulusal Uzun Metraj Film En İyi Kadın Oyuncu
(Jale Arıkan) [8]
Kazandı
Ulusal Uzun Metraj Film En İyi Kurgu[8] Kazand
(Vikipedi)


Bu ne derseniz,bu Gamsegamse'nin doğum gününün ertesi sabahı kahvaltısından. Şenliklere özenen Naziş'in keşkem keşkem benim de doğum günüm olsaydı bugün demesi üzerine ona   üç öğün yese bıkmadığı patatesli omleti yapıp ortasına da bu mumu diktim,çocuk gibi sevindi kocalak:)






Bu kada







5 Mayıs 2014 Pazartesi

Hıdırellez

Bugün ikindi saatlerinden itibaren Hıdırellez dileklerinizi hazırlamaya başlayabilirsiniz. Hıdır ve İlyas Peygamberlerin yeryüzünde buluştuklarına inanıldığı gün.  Yeryüzü de bu kutlamaya katılacak ve her yer bugünden sonra yemyeşil olacak,bahar geldi a dostalar:)


Türkiye’de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır. Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St.Georges Günü olarak kutlamaktadırlar.

Kaynak Linki : http://www.meleklermekani.com/threads/hidirellez-nedir-ve-ne-zaman-kutlanir.189631/


Türkiye’de Hıdrellez Bayramı 6 Mayıs (5 Mayıs Gecesi) tarihinde kutlanır. Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler St.Georges Günü olarak kutlamaktadırlar.

Kaynak Linki : http://www.meleklermekani.com/threads/hidirellez-nedir-ve-ne-zaman-kutlanir.189631/

Bugün neler yapılır artık saymaya gerek yok. Dileklerinizi  yazın,çizin bir gül dalına asın,sabah gün doğarken de alın ve sonra da  suya atın. Tabi lavabodaki suya değil:) dereye,nehire,denize artık ne bulursanız.Bakın burada uygulamalı gösteriyorum:))




Benim ilk Hıdırellez anım; Ordu'daydık ve çok küçüktüm,annem akşamın dar vakti elime bir beşik,beşikte de bir oyuncak bebek bunları benimle çocuğu olmayan yengeme gönderdi. Yengemin çocuğu oldu mu derseniz olmadı:) Onun yerine diğer yengem dört tane doğurdu...Dördü de canımdır:)) Sanırım annem evrene yanlış mesaj gönderdi. O yüzden dilek dilerken de dikkatli olmak gerekir...

Benim kendimden çok başkaları için dilediğim dilekler gerçekleşmesi gibi bir olayım var. O yüzden bu yazıyı okuyan herkesin tüm dilekleri kabul olsun inşallah...Yazıyı okuduktan sonra yorum bırakanların ki çok daha çabuk gerçekleşsin inşallahhhh...hehheeh var mı öle okuyup okuyup gitmek:))
Hıdırellez Bayramı (Hıdrellez), Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır.

Kaynak Linki : http://www.meleklermekani.com/threads/hidirellez-nedir-ve-ne-zaman-kutlanir.189631/
Hıdırellez Bayramı (Hıdrellez), Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olduğu sayılarak kutlanmaktadır.

Kaynak Linki : http://www.meleklermekani.com/threads/hidirellez-nedir-ve-ne-zaman-kutlanir.189631/

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Gamsegamse olayı

Bizim evde bugün; günlerden Gamsegamse...


Kısaca kimdir bu Gamsegamse derseniz;
Benimle aynı yemekleri sever hatta  benim tabağımdaki yemeği daha çok sever,  tam çatalı ağzıma götürürken ayy tam da orasında gözüm kalmıştı der:)) Beşiktaşı tutar. Kendini herkesten sorumlu hisseder. Eğer o gün temizlik yapıldıysa,kadınlara ne yemek yaptın, güzel yemekler yapsaydın der.Baba vitaminini içtin mi diye sorar. Dedem bundan yedi mi der.Dizinin  tam ortasından başlayıp,o kim bu kim, niye öyle dedi der(teyzesi kılıklı) A bak sana ne aldım der. Masa da kanepede hep benim yerime oturur. Sonra da buraya mı oturacaktın, kalkayım mı  der. Lokantada artan yemeğini mutlaka paketletip sokak hayvanlarına verir.Sürekli kredi kartını, cüzdanını, anahtarını arar ve hep bulur. Her aldığını  en az bir kez değiştirir. Tadilat yaptırmış olsa bile siz böyle yapınca model değişmez demiştiniz ama değişti der ve gerçekten de iadesini sağlar, beş kere yıkamada rengi attı, iki ay giydim tüylendi der  ve tüm tüketici haklarını dibine kadar kullanır. İş görüşmesi yaparken, hangi güvenlik şirketi, hangi yemek şirketi, hangi temizlik şirketi, hangi servis şirketi ile çalışıyorsunuz diye sorup karşısındakini dumura uğratır.Onu bu hayatta en çok  sevindiren şey; birilerinin yardımına koşabilmektir, bir iyilik yapmış olmanın hazzını hiç bir şeyde bulamaz.Renklerden pembeye yemeklerden Tokat kebabına bayılır. En kötü huyu  hastalıklar karşısında çabucak demorolize olur ve bu duygudan da '' Her Gece Josephine'' okuyarak çıkar. Bir tanesini iyice  okunmaz hale getirdi neyseki ''Nadir Kitap'' da buldu da yeniledi:)) Takı ve ayakkabı alışverişine bayılır,bir yere gittiğinde en çok babasını özler.Tam bir Klimt hayranıdır. Cüzdanı, gözlük kabı,masa örtüsü hatta paçetelerinde Klimt tabloları vardır. Özellikle öpücük tablosu favorisidir.
Öğrencileri tenefüslerde ona sürprizler yapmaya bayılırlar.





 (bir öğrencisinin evdeki odasının kapısı))



Kısaca Gamsegamse'dir o benim kızımdır, Anneannesinin hepimizi karşısına almaya göze alarak '' Bu hayatta hiç kimseyi senin kadar sevmedim'' dediğidir demekle kalmayıp yazıp verdiğidir.

İyiki de benim kızımsın başkalarının kızı olsaydın onları çok ama kıskanırdım Gamsem, Gamzeloşum, Gamsegamsem...

  Buralarda öyle çok şey demişim ki onun için diyecek bunlar kalmış :))
http://laleninbahcesi.blogspot.com.tr/2010/05/gamsegamse.html

http://laleninbahcesi.blogspot.com.tr/2011/05/gamsegamse.html

http://laleninbahcesi.blogspot.com.tr/2013/05/gamsegamse.html