Bugün cumartesiydi, ben uyumaya karar vermiştim,geç saatlere kadar da oturmuş,okumuş, tv de Beyaz Show izlemiş,ooh nasılsa yarın geç kalkacağım deyip çaya kahveye gömülmüştüm ...Heyhat,sabahın köründe uyanmaya alışık kızların biyolojik saatlerini unutmuşum,önce sabah altı gibi Naziş kar yağıyor ağaçlar bembeyaz diye bağırdı, kocam herhalde çiçek açan erik ağaçlarını karlı sandı dedi...Ben istifimi bozmadım, ama uyanmışken ,susamışım bir su içeyim diye gizli gizli mutfağa gittim,mutfağın kapısı gacırt edince ikisi de aneee diye bağırdı,baktım ki biri yatağında kitap okuyor biri telofonla oynuyor...
Anladığınız gibi biz hafta sonu falan demeden sabahın köründe cörtledik yine...
Hava yine kışa büründü ya bende kışa en layık yemeği pişirdim kuru fasulye,pilav iklisi yani...Sonra kızlar dışarı çıktı ben kitabımı okudum bitirdim... Mutfak Çıkmazı tutkunun çeşidi olmadığını gösteriyor bize ve nasıl esir ettiğini, gözlerimizi kör ettiğini...Tahsin Yücel'in bu kitabı çok güzel bir film olabilir...Bizim filmciler bunu kaçırmasalar keşke...Film demişken bu Lale Kart sahipleri yüzünden festivallerde bilet bulmak iyiden iyiye zorlaştı...Lizbon'a Gece Treninin biletleri bitmiş bile. Ek seanslar koymuşlar onların da saati gece 12:)Neyse sinemada oynar elbet...
Bugün yeni bir kitaba başlamayacağım,Sözcükler dergisinden hikayeler,şiirler,denemeler okuyacağım...Bir taraftan da TRT Nağmeler programını dinleyeceğim...
İyi haftasonları olsun