Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Günlerin Köpüğü

Başlık ,son okuduğum kitabın adı... Boris Vian'ın iki günde yazdığı söylenilen başyapıtı... Üç kez sinemaya aktarılmış...Üçüncüsü de bu hafta vizyona girdi... Bu kitabı bir yıldır okumak istiyordum ama basımda yoktu üstelik soruşturduğum tüm sahaflarda da yok cevabını alıyordum. Ama en son uzun uzun sohbet ettiğimiz sahaf, ama gerçek bir sahaftı...Yeniden basılır ''o ''dedi...Aynı fikirde olduğumu çünkü  mayıs ayında  filminin vizyona gireceğini söyledim...Bu konuşma sanırım iki ya da üç ay önce falandı...Cumartesi günü Capitol D&R a gittim.Yine bir kitap peşindeyim,yine basımdan kalkmış bir kitap ve Can Yayınlarının internet sitesinde yeniden basıldığını okudum. Tabikitleri de henüz gelmemişti...10 gün sonra falan dediler... Neyse geziniyorum,yeni çıkanlara bakıyorum, ortalığı karıştırıyorum derken bişi raftan bana göz kırpıyor,olmadı gözümün içine bakıyor cöm cöm...Günlerin Köpüğü ınınınnnnnn karşımda...niye peki...çünküüüü  film dün vizyona girdi... Yaaaa bişi biliyoz da söylüyoz di mi?)) Aldım hemen bağrıma bastım, bi oturayım ''Kitchnette'' de bir zencefilli limonata söyleyeyim,en azından sunuş yazısını okuyayım dedim ama sonra baktım her yer fıkır fıkır kalabalık. Seni ev paklar dedim,eve döndüm.

Kitaba dönersek yine alt metinden bir müzik sesi geliyor...Ama bu kez caz...Bize bol bol Duke Ellington dinlemek düşüyor...Çılgın icatlar yapan ve hayatı boyunca çalışmadan yaşayabilecek bir servete sahip bir adam,aşcısı,avukatı,dansçısı bir başka bir adam, Jean Paul Sartre hayranı bir başka adam daha ve ciğerinde zehirli bir nilüfer büyüten bir genç kadın...Fantastik,romantik,dramatik bir hikaye...Günlerin köpüğü gider geriye acısı kalır gibi bir çıkarımı var...Yalnız kitabı okuyanların az biraz caz seviyo, az biraz Jean Paul Sartre biliyo olmasında fayda var:))



Dün akşam yeni bir kitaba başladım ve ikinci sayfada hiç hoşlanmadığımı anladım ve rafa kaldırdım. Artık bir kitaptan hoşlanmadıysam okumuyorum...Hayat kısa ve okunacak çok şey var...

Gelelim son günlerde ben ne yaptım...Biliyorsunuz benim dizim ile ilgili bitmeyen bir hikayem var, son gittiğim doktor kıkırdak nakli deyip beni çökertti ama Ataletim Canım Benim  ve Gamse bir operasyon düzenleyip beni  hastaneden kaçırdılar...Ama evlere şenlik bir operesyondu ben elimde iğneler ters tarafataki merdivenlerden kaçtım, Gamse'de acilen eve gitmemiz gerek, sonra geleceğiz deyip vınladı... Ataletimin çizdiği yol haritasında ilerleyeceğiz şimdi...Önce klasik tedavi dedi..O ne diyorsa odur:)

Evimiz yaz için hazırlandı, kışın biriken neyi varsa bir ekip tarafından temizlendi...Her şeyi indirdiler,kaldırdılar pir-ü pak yaptılar gittiler...Gerçi biz en kısa zamanda onu eski haline getiririz ama:)

Bu hafta biraz dinlendim ,pek dışarıya çıkmadım bol bol okudum,izledim...

Pazar günü  akşam çayı için bir şeyler yapma arayışı içindeyken,birden gözüm buzluktaki lavaş paketine takıldı,içinden bir iki tane kullanmışız  geri kalanını buzluğa atmışım.  Hemen çıkardım onları,çözüle dursunlar,biraz kıyma kavurdum,soğanlı,yeşil biberli,domatesli bir iç malzeme yaptım,yalnız biraz suluca bıraktım ki,lavaşları ıslatsın..Hatta azcık salça ile sulandırabilirsiniz... Karabiberini,tuzunu serptim. Yeşil biberlerimiz de biraz acıydı... Lavaşların büyüklüğünde bir tepsiye bir lavaş ,bir malzeme,bir lavaş bir malzeme sırasıyla dört kat yaptım beşinciyi üste kapattım. İki kaşık yoğurt,yarım fincan zeytinyağ ve bir yumurtadan oluşan sosu da en üste döktüm. Biraz çekemsini bekledim. Sonra önce dörde böldüm. Sonra her bir  parçayı tekrar ikiye böldüm ki,sos iyice işlesin ve servisi kolay olsun...Fırına attım üstü kızara kadar pişirdim... Breh breh valla bayıldılar,hatta daha sonra bir tane daha yaptım.
 Tabakta gördüğünüz yeşil yemek isefasulye diblesi...Muhteşem bir yaz yemeğidir.İster sıcak ister soğuk yeyin.İster meze olarak isterseniz çayın yanında...Sol üst köşedeki blog içi arama kutusuna fasulye diblesi yazarsanız onyüzbin kez verdiğim tarife ulaşabilirsiniz...



Hadi    biraz da tv konuşalım....
Survivor izleyen var mı?...Biz ailecek izliyoruz. Dün akşam Duygu,Irmak'a yenilince amma yaygara yaptı... Dağhan çok dedikoducu...Doğukan favorim ama son dörde bırakmazlar O'nu... Bi de arada sırada ezik ezik konuşuyo ya o zaman sinir oluyorum:))

Hürrem kaçtı biliyosunuz:)) ne zaman döner belli değil...Dayanamadı ,şartlara...Ne de olsa Avrupa kültürü almış kız... Önce can sağlığı dedi kaçtı...Her ödül töreninde çalışma şartlarını şikayet etti, en son konuşmasında; böyle bir ülke yok diziler 10 yıl sürüyo dedi...hey gidim 10 yıldan az sürene biz dizi demiyoruzz,bilmiyo:))

Şimdi de 90 lar başlıyor,umarım Seksenler kadar başarılı olur...

Hayde gittim ben...