Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

10 Ocak 2012 Salı

Güle güle Mehmet Ali Amca

Mehmet Ali Amca Dedemin arkadaşıydı ama ondan çok daha gençti, sanırım babamdan bir kaç yaş büyüktür ancak. Dayım üniversite öğrencisiyken,gelsin bizim evde otursun demiş ve Aysel ile bizim hikayemizin başlamasına neden olmuş bilmeden. Ben henüz orta ikinci sınıfta falan olmalıydım. Mektup arkadaşı olduk Aysel ile ve hiç birbirimizi tanımadan uzun uzun telefon konuşmaları yaptık. Zaten çok geçmeden de biz İstanbul'a geri döndük.

Bizim ev Fındıkzade de Aysellerin evi Kalamışda idi. Artık haftada bir buluşabiliyorduk ama her gün uzun uzun telefon konuşmalarımız da sürüp gidiyordu.Bizim yakınlığımız iki aileyi daha bir yakınlaştırdı zamanla bütün haline getirdi...

Eve telefon açıyorum bakıyorum meşgul, sonra sizin evin telefonunu çeviriyorum bakıyorum o da meşgulse daha hiç uğraşmıyorum derdi. Ya da aşağıya klube telefon açıp , eve haber göndertirmiş, telefonu kapatsınlar, evi arayacağım diye.

O'nun uzak gemi seferleri hayat hikayesi bizim için efsane gibiydi...

Bu gün Babamı kaybettik diyen Aysel'in mesajı düştü telefonuma aynı anda da zihnime de; kollarını açtı mı? tüm dünyayı kaplayacak kadar heybetli duran, Mehmet Ali Amca'nın beni gördüğünde kollarını açarak bana gelişi düştü...

Yarın O'nu Selami Çeşme Camiinden uğurlayacağız, O'na bu son yürüyüşünde eşlik edeceğiz.
Güle güle Mehmet Ali Amca güle güle Kaptan...Huzur içinde uyu...