Lalenin Bahçesi

Bir kırmızı Lale işte.
Kitap okumayı, sohbeti, sinemayı, İstanbul'u ille de Üsküdar'ı sever. Olmazsa olmazları ailesi, Zuz, Cancan ve denizdir.
Çok şiir okumaz ama okursa Atilla İLHAN ve Orhan VELİ okur. Paylaşmazsa görmüş gibi okumuş gibi hissetmez kendini...

8 Mart 2010 Pazartesi

Kadınlar günü yazısı yazmadım , bundan da kusur kal dedim. Ne diyecektim kutlu olsun mu?

Şimdi haberlerde yine bir şehit haberini veriyor Ali Kırca... Şimdi de enkaz altında kalanların adlarını sayıyor. Acı yine kol geziyor ülke de... İnsan hakları hanesinde sıfır, hayvan hakları hanesinde sıfır olan , e ağaca , ormana zaten mangal yeri alanı olarak bakan bir yerde kadın haklarından ne bekliyorsunuz yıldızlı pekiyi mi??

pazartesinin sabahı

Pazar gününü dinleneceğim, eve ayırdım dedim ;cumartesi akşamından ama heyhat kader ağlarını yine örmüştü ...

Gamsegamse saat 11 gibi öğrencisine derse gitti. Saat iki buçukda da aradı- Anneee sana bi elbise göstereceğim gelsene diye. Bu seneki favorisi giyimde Koton ayakkabı da Beta. O Natilius da görmüş ama giymemiş. Neyse Capitol'de buluştuk, baktık. Hiç umduğu gibi durmadı üstünde.
Naziş üniv. de ki arkadaşlarıyla buluşmuştu, akşam O da yanımıza geldi. Ayağı yanık kediler gibi gezdik tozduk e ve geldik.

Akşam Çok Güzel Hareketler Bunları izledim. Sonra Loksandra'ya devam ettim. Loksandra , evi , gönlü, sofrası herkese açık bir eski İstanbullu. Bakırköy'den Pera'ya taşınırken, tüm Bakırköy halkı arkasından yürüyerek vapur iskelesine kadar geliyor. Magissa neden bana Loksandra demiş anladım. Nasıl teşekkür etmem O'na...

Gece uykum kaçtı Oscar törenini izledim Sandra Bullock en yi kadın oyuncu ödülünü alırken ki yaptığı konuşma için bile o ödüle layıktı. Nasıl bir tevazzu ile aldı. Diğer adaylarla paylaştığını söyledi. Kendi gibi Oscar adayı olan Meryl Streep'e öpmek için eğildi, o da giderken arkasına bir şaplak attı.Yani sanki iki rakip değil , iki kızkardeş görüntüsü verdiler. Nurgül Yeşilçay altın portakalı alamadığında o portakalı yerim ben gibi garip bir laf etmişti, hatırlarsanız.


Artistlerden falan açılmışken, geçen gece Hülya Avşar'ın programının tekrarına denk geldim. Konuğa bakıp bakıp bir yerden çıkaracağım ama kim diyorum. Demet Akbağ'mış. Bacım güzel olmuşsun, hoş olmuşsun , bayağıda başarılı bir operasyon geçirmişsin ama artık Demet Akbağ değilsin ki...

Törenleri izlerken Elazığ depremi haberi geldi. Şükür ki çok yıkım yok dedi Vali ama ölen bir kişi bile olsa yıkım benim için. Şili 8.8 le 200 ölü verdi. İşte bunun adı depreme hazır olmakmış. Elazığ'daki kerpiç evlerle mi yoksa İstanbulda mütahitlerin ucuz Çin Malı kullandıkları binalarla mı hazır olacağız biz depreme. Biz depreme ancak ceset torbalarıyla, ve şehir planlamasında daha büyük mezarlıklara yer vererek hazır oluruz...